Bölüm şarkısı; Göksel, Acıyor
Bölüm 4: "KAVGA"
Herkesin acısının merkezi başkadır. Tıpkı acıyı dindirme yöntemlerinin de bambaşka olması gibi. Haykırmak, öfke nöbetleri geçirmek, yüzmek, resim çizmek, kitap okumak. Yani hobinize odaklanmak, beyindeki doyma güdüsü yok olmuş gibi tıka basa yemek yemek, olmadığınız insan haline bürünmek, çikolata komasına girmek... Bazılarıysa benim gibi sadece yatağa girip ağlayarak kendini heba ederdi. Bu hiçbir zaman çözüm olmazdı fakat acım biraz dinmeden hiçbir şey yapamazdım. Kulağa oldukça korkakça ve acınası geliyordu. Ama Allah aşkına, kim cesur ve acınası değildi ki? Şu an kendimi yargılamak en son yapacağım şeydi.
Özgür'ün ailesi ile aynı sofrada oturup yemek yerken, tek düşündüğüm odama çıkabilmekti. Yemek yiyemiyordum. Önümdeki tabağı çatalımla dürtmekten başka bir eylemim yoktu. "Canım, yemek yesene." Özgür kimsenin duymasına müsaade etmeyecek şekilde fısıldadı.
Ben kendini zorlayarak yemek yiyebilen bir insan değildim. Bunu yaparsam kusacağımı biliyordum. "Pek iştahım yok, iş yerinde o kadar yedim ki," dedim Özgür'e bakmadan.
Bir insana yalan söyleme esnekliğini gösterdiğiniz zaman, ucunu asla toparlayamazdınız. Özellikle yalan söylediğiniz konu hayatınızın tam merkezine girmişse. Artık Özgür'e sık sık yalan söyleyeceğimin bilincinde olmak beni parçalıyordu. Ona gerçeği anlatmayı öylesine isterdim ki... Ama neler olacağını tahmin edebiliyordum. Özgür zaten yaşadıklarımı anlattığım andan itibaren Vaha'ya düşman kesilmişti.
Kanepede kafamı onun dizine yasladığım bir akşam, saçlarımı okşayarak, "Yemin ederim o adam elime geçse gözümü kırpmadan öldürürdüm," demişti. Televizyonda ne olduğunu bilmediğim bir film oynuyordu. Gözyaşlarım Özgür'ün pantolonunu ıslatmıştı. O geceden hatırladığım tek şey, Özgür'ün rahatlatıcı kokusunun beni mayıştırdığıydı. Öldürmeyeceğini bilsem de sesindeki tondan öldürmeye yakın şeyler yapacağına emindim. Ayrıca bir de Vaha ailesinden biriydi ve kaos çıkardı. Ben de iki ailenin arasını açan kara kedi konumuna düşerdim.
"İlk iş günün nasıldı?" Fırsattan istifade çatalımı tabağımın yanına koydum ve Emine teyzeye döndüm.
"Stresli. Beceremeyeceğim diye korkuyorum," dedim buruk bir tebessümle.
Özgür araya girdi. "Senin beceremeyeceğin hiçbir şey yok." Bacağımın üzerindeki elimi sıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VERA İLE VAHA
Romance"Geçmişin bana ait," dedi ve kulağıma yaklaşarak fısıldadı. "İstesen de beni unutamazsın." Geçmiş can yakar. Yıllar sonra karşılaştığında bile. Fakat madalyonun iki yüzü vardır. Her şey çok güzel olabilirdi; onu tekrar görmeseydim. ...