32: "Doğum Günü"

97.7K 5.2K 2.6K
                                    

Eylül'ün kıyafeti aşağıda. Yine hayal edemeyenler için. Hshssj.

Kitapta seçilen kıyafetlerle ilgili not: Kimseyi kırmak ve artık kırılmamak adına bu notu yazıyorum, lütfen okuyun. Arkadaşlar ben bu kıyafetleri kendi tarzıma göre seçmiyorum. (Diğer kitaplarımı okuyanlar bunu anlar, her karakterin farklı bir giyim tarzı var.) Bir kitapta baktığınız şey kıyafetse lütfen oturup bir kez daha sorgulayın çünkü samimi söylüyorum normal bir şey değil. Gerçek hayatta da böyle misiniz? Giydiği kıyafet yüzünden bir insana hakaret mi ediyorsunuz, hakkında kötü düşünüp yargılıyor musunuz? Hayır demeyin, buraya yazdıklarınız gerçek düşüncelerinizi gösteriyor çünkü. Kıyafetler sebebiyle bana uzanan hakaretler, kitabı yarım bırakırım gibi absürt tehditler gerçekten saçmalığa dönüştü. Sonra saygısızca konuşan birine saygılı yorum bekleniyor, yine suçlu ben oluyorum.

Bu açıklamayı yazmak da inanın benim için berbat bir şey, kötü hissediyorum. Eylül böyle biri, böyle bir tarzı var. Siz beğenirsiniz beğenmezsiniz saygı duyarım. Sizden de beklediğim saygı. Ha ben kıyafet için kurgu okuyorum, giysi seçimi benim için konudan, akıştan, anlatım tarzından daha önemli diyorsanız okumayı bırakabilirsiniz. Ama lütfen bir kitabı buna göre yargılamayın çünkü kalite bu demek değil. Keşke bu önyargınızı yıkabilecek bir şey yapabilsem ama bu kitaptaki kitle beni çok yordu. Umarım beni anlarsınız, sadece yorum yaparken lütfen yazan insanlara karşı da empati yapın. Kırıcı olmayın, rica ediyorum.

Lütfen birbirinize olan saygımızı kaybetmeyelim çünkü bu sevgiden daha değerli.

Yola devam edenler için keyifli okumalar. 💘 

 💘 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

32. Bölüm: “Doğum Günü”

“Eylül.”

Zaman algısının değişken olduğunu daha bu gece deneyimlemiştim. Şu an da yanı şeyi yaşıyor, akışın tamamen durduğunu hissediyordum. Zaman bireye özgüydü ve benim için şu anda donmuştu. Hareket edip kıpırdayamıyor, Özgür’e herhangi bir söz söyleyemiyordum. Şaşkınlığım öylesine büyüktü ki beni sarsıyordu.

“Burada ne işin var?” Atalay’ın savunmaya geçer gibi konuşmasının ardından kavga çıkacağı belliydi.

“Asıl sizin burada ne işiniz var?” dedi Özgür bakışlarını benden ayırıp ona dönerken. Turkuaz rengi tişörtünün etekleri ve saçları rüzgarda uçuşuyordu. “Üstelik de beraber?”

“Bizi sen çağırdın,” dedim dehşetle. Çatık kaşlarıyla gözlerini gözlerime sapladı, yeşilleri bana sevinç vermek yerine mızrak saplıyor gibi canımı yakıyordu.

“Ben mi?” dedi hayretle. “Ben sizi çağırmadım. Sen birinden rica etmişsin, beni burada beklediğini, almamı istediğini söylemişsin. Ben de geldim.”

VERA İLE VAHA  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin