2: "Günışığı Yanarken"

165K 7.4K 4.8K
                                    

Bölüm 2: “Günışığı Yanarken” 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 2: “Günışığı Yanarken” 

Benim gibiyseniz ve şanslıysanız, bazı geceler içiniz rahat uyurdunuz. Benim için hiç alışıldık bir durum değildi elbette. Gecelerini kabusların zehirlediği biri için karanlık her zaman boğucudur. Devasa bir beton yığını üzerinize düşüyormuş gibi çaresiz ve kaçışı olmayan bir noktadaymış gibi uyanırdınız. Terler içinde kalkar, nefes almaya çalışır ve hemen sonra ağlama nöbetleri geçirirdiniz. Güneş doğmaya başladığında ise yorgunluğu tüm bedeninizde hissederdiniz. Gizli bir elektrik akımı saatler boyunca bedeninize akıtılmış gibi bir surat sizi aynada beklerdi.

O korkunç suratı kapatmak işin en kolay kısmıydı.

Fakat artık abartmaya başladığımı düşünüyordum. Sonuçta her şey yoluna girmişti. Değil mi?

En azından ben öyle düşünüyordum.

Makyaj malzemelerimi makyaj çantama koyduktan sonra kendime aynada son kez baktım. Bugün iş başı yapıyordum, ilk gün resmi giyinip sonraki günler oradaki insanların durumuna göre giyinecektim. Çünkü lanet olası resmiyet hayatta en nefret ettiğim şeylerden sadece biriydi. Tabi siz beyaz gömleğin altına giyilmiş kloş eteğe resmi derseniz…

Kendimi sıfır makyajsız düşünemiyordum. Gözaltları mosmor, açık renk tenim, koyu renk saç ve gözlerimle vampire dönüşürdüm. Makyaj demişken, elbette aklınızda canlanan cemiyet makyajlı kadınlar gibi ikinci bir kimliğe de bürünmüyordum.

Kapım tıklatılınca kafamı kaldırıp sol tarafıma döndüm. “Gir,” diye seslenince Özgür muzipçe gülümseyen yüzünü kapının arasından çıkarttı.

Güldüm ve oturduğum taburede tamamen ona döndüm. “Nasıl uyudun?” diye sordu içeriye girmeden hemen önce.

Dudak büzdüm. “Yer yadırgadığımı biliyorsun. Ama buna rağmen oldukça iyi uyudum.”

Özgür tam karşımda durup saçımı okşadı. Kafamı yana eğip gözlerinin içine bakarak gülümsedim. Sessizlik içerisinde akıp giden birkaç saniye sonra, “Sevindim,” dedi. “İşin için heyecanlı olmalısın.”

Göz devirdim. “Hem de nasıl. Sanki gideceğim yerde insanlar değil de canavarlar varmış gibi. Çok saçma,” dediğimde zayıf gülüşünü işittim.

“Emin ol normal insanlar da senin gibi hissederdi.”

Tabureyi iterek ayağa kalktım. “Bazen anormal bir insan olmak istiyorum.”

Özgür kaşlarını çatıp, “Nasıl yani?” diye sordu.

“Yani,” diyip derin bir nefes verdim. “Hiçbir şey hissetmemek isterdim.”

“Anormal insanlar hiçbir şey hissetmez mi?” Özgür’ün yüzünde gördüğüm ifadeden kaçındım.

“Üzgünüm,” dedim yanağına hafifçe dokunarak. “Bugün içi boş felsefi konuşmalar yapacak kadar gevşek bir ruh halinde değilim.”

VERA İLE VAHA  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin