21: "Gök Gürültüsü"

105K 5.7K 2.7K
                                    

Bölüm 21: “Gök gürültüsü”

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 21: “Gök gürültüsü”

Dalıp gittiğim hayaller beni korkunun kollarından almaya yetmiyordu. Aksine, beni daha da korkutuyordu. Eskiden, hayal kurduğumda kalbim hareketlenirdi. Özellikle de havanın şimdi ki gibi gök gürültülü olduğu zamanlarda. Annemi çağırma şansım, babama sarılma imkanım yoktu ve kendimi rahatlatmak zorundaydım. Hayal kurmak hep en nihai çözüm olmuştu. Saatlerce hayal kurabilir ve bu sayede huzura kavuşabilirdim. Fakat artık bu beni kederlendirmekten başka bir işe yaramıyordu çünkü başlayışımla sonun bittiği yer arasında dağlar kadar fark oluyordu.

Hayallerin bile elinizden alınması böyle bir şey olsa gerekti. Yavan, umarsız, yeşillikten bihaber uzun bir yol gibiydi. Yolun sonunu görebilecek gücü kendimde bulamıyordum. Fakat başka çarem de yoktu.

Ayağa kalıp perdeyi sonuna kadar açtım. Sokak lambasının cılız ışığı odayı az da olsa aydınlattı. Çekmeceyi açıp kulaklığımı çıkardım ve müziği son ses açarak gök gürültüsünü duymamaya çalıştım. Küçüklüğümden beri bu sesin hep bulutların üzerindeki bir canavarın çığlığına ait olduğunu sanırdım. Elbette, şimdi böyle düşünmesem de travma olarak kalmıştı.

Bazen neden bu kadar hassas olduğumu sorguluyordum. Şımarık yetiştirilmedim, bana sarılan babam bile olmadı. Annemin varlığı babam yüzünden yetersiz kaldı. Ama duyarlıydım işte. Prensesler gibi yetiştirilen kızlara has duyarlı özelliklerim vardı ve bu kendimden nefret ettiriyordu. Yani şımarık kızları kim severdi ki?

Gözlerimi kapatmamış, camdan dışarıya, gökyüzüne bakıyordum. Şimşek çaktı ve oda bir anlığına aydınlandı. Gözlerimi yumdum, birazdan yine o kötücül ses çıkacaktı. Kalbim daraldı. Kafamı yastıktan hızla kaldırdım. “Of,” dedim seslice. Ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. İnsanın içine işleyen şimşek sesini duyduğumda nefesim kesildi.

Neden televizyon almamıştım ki sanki?

Popomun üzerinde hareket ederek yataktan çıktım ve lambaları yakarak mutfağa girdim. Isıtıcıya su koydum. Kahve içsem az da olsa kendime gelirdim. Dalgın dalgın hareket ediyor, ne yapmam gerektiğini şaşırıyordum. Bir süre öyle oyalandım. Dolaptan kahveyi çıkaracağım sıra kapı çaldı.

Olduğum yerde donup kaldım. Gök gürültüsünün sesinden çok, gece vakti zilin sesi beni korkuttu. Aklıma direkt kapıyı kilitleyip kilitlemediğim geldi. Bu saatte kim gelebilirdi ki? Telefon sapığı? Hızla yatak odasına gidip çantamın içindeki biber gazını çıkardım. Kadın olarak yaşamanın zorluğu buydu. Bizi buna mecbur bırakan vahşi yaratıklar…

Kapıya doğru ilerleyip ses çıkarmadan boştaki elimi kapıya koydum ve ayak ucumda yükselerek dürbünden baktım. Geriye çekildiğimde kaşlarım şaşkınlıkla çatılmıştı. Kapıyı yavaşça açtım.

VERA İLE VAHA  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin