Atalay ve Eylül yukarıda.Bugün yazdığım üçüncü bölüm. Gözlerim patlıyor, yorgunluktan hapşırmaya başladım. Oy verip yorum yapmayı unutmayın. Çok seviyorum sizi. 😍❤️
Bölüm 8: “Müzik, Ses ve Dans”
Sevgili günlük;
Sana çoğu zaman böyle seslenmiyorum çünkü çok klasik geliyor. Ama son zamanlarda zaten her şeyin fazla klasik olduğunu fark ettim. Hatta beni arayarak tehdit eden adamın bile yaptığını çok klasik buluyorum. Ne olabilirdi ki zaten? Atalay gibi bir adamla geçmişim vardı. Kim bilir kimin canını acıtmıştı. İşte bedelini de başkasına, bana, ödetmeye çalışıyorlardı.
Öte yandan hayatı sekteye uğratmak kimi zaman eğlenceli olabilir. Kendimi bir şeylere kaptırmam gerek, değil mi? Sık sık olması hayatımın çıkmazda oluşu nedeniyle mümkün değil ama bir kez olsun kafamı dağıtmam lazım. Aksi takdirde bu ağır hüzünle yaşayamam.
Böyle de düşününce şaşıyorum. Kanserin stres ve üzüntü sonucunda vücutta oluştuğunu söylüyorlar. Bu tez beni yanıltıyor çünkü şayet doğru olsaydı benim kansere yakalanmış olmam gerekirdi. Ama dediğim gibi, bu akşam eğlenmeye bakacağım ve Atalay’ı görmezliğe vereceğim.
“Kerim ve kız arkadaşı da geliyor.” Hafif pembe ve parlak rujumun kapağını kapatıp aynadan yansıyan Özgür’e baktım. Sonra da arkamı döndüm. Kapının sövesine yaslanmış, kollarını da göğsünde birleştirmişti.
“Kaç kişi olacağız?” dedim gerginliğimi atmaya çalışarak. Umarım Kerim benimle ilgili espri yapıp utandırmazdı.
“Üç kişi arkadaşlarımız, Kerim, sevgilisi, Atalay, sen ve ben.” Derin bir nefes verdi. “Sekiz kişi işte.”
Kafamı usulca sallayıp yanından geçtim. Tezgahın üzerindeki yiyecek atıklarını çöpe attım. Akşam yemeğimiz için hamburger sipariş etmiştik.
Siyah saten ipli kol bluzun altına deri etek giymiştim. Yatak odamda, giysi dolabının yanındaki poşetlerin içindeki siyah ayakkabımı çıkardım. Kıyafetlerim gelse de henüz yerleştirmeye fırsatım olmamıştı. Açık topuklu ayakkabılarımı giyinip iplerini bileğimde bağladım. Neden simsiyah olmuştum? Cenazeye gidiyormuş gibi görünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VERA İLE VAHA
Romance"Geçmişin bana ait," dedi ve kulağıma yaklaşarak fısıldadı. "İstesen de beni unutamazsın." Geçmiş can yakar. Yıllar sonra karşılaştığında bile. Fakat madalyonun iki yüzü vardır. Her şey çok güzel olabilirdi; onu tekrar görmeseydim. ...