Özel Bölüm

73.8K 3.9K 636
                                    

Instagram parodileri;

Atalay; latalaybaysall
Eylül; leylulakbulutll

Vera ile Vaha| Özel Bölüm

Dünyanın kirli yüzünü gördüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dünyanın kirli yüzünü gördüm. Elimdeki çiçekler hep soldu. Anlatamadığım her şey içime sızarak birikti. Işıksız, daracık sokaklarda yürüdüm, yanımda kimse yoktu. Her takıldığımda sendeledim, düştüm, bir yerden tutunup ayağa kalktım. 

O zamanlar hayatımın böyle geçeceğini zannediyordum. Kabuk tutmuş yaralarımın parçalanışıyla, gözlerime yerleşen acının tonuyla, bebeğimin hayalden ibaret kalmasıyla…

Ama sonra kader beni allak bullak etti. Şimdi, geçmişimi yıktığım adam geleceğimi onarıyordu ve yanımdaydı. Sevgimizin birbirimizde açtığı yaraları sarmaya devam ediyorduk fakat bazı kabuk tutmuş yaralar ömür boyunca sızlamaya devam ederdi. İki bebeğimiz vardı ama biri hala yoktu.

Annemin taze toprağına saplanmış tahtaya sarılan Melis’e bakarken sıcacık bir gözyaşı düştü. Kardeşim için canımı bile verirdim ama ona annesini geri veremezdim. Düzgün bir baba veremezdim. Çabalasam da onu kurtaramadım, benim gibi büyümek zorunda kaldı.

Lanet olsun, her şey daha farklı olabilirdi. Babam olmadan mükemmel bir hayatımız olurdu. Annem onsuz yaşamayı göze alsaydı ölmeyecekti. Hastalıklı sevgisi yüzünden canından olmayacaktı.

Melis’in içini çekerek yeninden ağlamaya başladığını duyunca gözlerimi kapattım ve yanımda duran Vaha’ya sarılarak yüzümü göğsüne koydum. Bir elini sırtıma koyarak beni kendine iyice bastırdı, öteki eli ‘ben buradayım’ dercesine saçlarımı okşuyordu.

“Üzülme, Vera. Geçecek,” dedi ve başımın üzerini öptü. “Atlatması için her şeyi yapacağız. Birlikte.” Beni kendinden ayırdı ve yanaklarımdaki yaşı sildi. “Şimdi kardeşinin yanına git, seni yanında hissetmeye ihtiyacı var.”

Güneşin vurduğu kahverengi gözlerinde benimkilerden farksız bir ifade vardı. Kafamı salladım, yürümeye başladığımda toprağın üzerindeki taşların çıkardığı ses, ağaçların üzerinde öten kuşların sesine karıştı, ürperdim. Annemin mezarının yanına gelince durdum, Melis’in yumuşak, açık kumral saçlarına dokundum.

Tahtaya bağlanmış annemin yazmasını gördüğümde sarıldığı şeyin aslında kokusu olduğunu fark ettim, boğazıma çöken yumruyu bastırmak öylesine zor geldi ki, nefes alamadım. Melis tümsek mezarın kenarından kalktı, pantolonu toz içinde kalmıştı. Kollarını bana doladı ve daha şiddetli ağlamaya başladı. Dudağımı ısırıp bu anın çabucak bitmesini diledim. Çok acıydı, çok somuttu fakat böyle anların kabus gibi gelmesi gerekirdi. Bazen gerçekler kabuslardan bile korkunç olurdu ve ben tam da o anı yaşıyordum.

Acıyı katlayan dakikalara Melis’in iç çekişleri eklenince daha fazla dayanamayacağımı sandım. Neyse ki o anda Vaha yanımıza geldi ve sakinleştirici bir sesle, “Melis,” diye mırıldandı. “Gidelim mi artık?”

VERA İLE VAHA  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin