26: "Bir İlk Daha"

Start from the beginning
                                    

Atalay koltuğun etrafından dolanıp odadan çıktı ve kapıyı arkasından gürültüyle kapattı. Güneş ve ben başbaşa kaldık. Sesimin düzgün çıkması için hafifçe öksürdüm. “Açelya ve Atalay sevgili miydi?”

Üzgün bakışlarını bana çevirdi. Kısık bir sesle, “Herkes öyle zannediyordu. Sürekli beraber vakit geçiriyorlardı. Hatta, ikisi de inkar etse de aynı evde bile kalmışlardı. İyi bir çift gibiydiler. Yani dışarıdan öyle görünüyorlardı. Açelya’nın Atalay için verdiği çaba muazzamdı. Atalay; adını, sanını, yüzünü bile görmediğimiz bir kızdan ayrıldığında hayatı alt üst oldu. Hepimiz, ‘tamam,’ dedik. ‘Atalay asla toparlanamaz.’ Durum bu kadar vahimdi. Ama Açelya geldi ve onu iyileştirdi. Atalay’ın kırık kanatlarını onardı. O kızın aksine ona sonsuz bir sevgi verdi.”

Ben de ona sonsuz bir sevgi vermiştim. Ve benim de hayatım başıma yıkılmıştı.

Derin bir nefes verdi. “İkisi için çok mutluyduk. Mükemmel bir ikiliydiler. Firuze teyze ikisi için düğün hazırlıklarına bile başlamıştı. İşte olay tam bu noktada koptu. Açelya Atalay’a aşık olduğunu söyledi. Ve her şey yerle bir oldu. Atalay ikisinin arkadaş olduğunu sanıyordu ve fark etmeden Açelya’ya ümit verdiğini öğrendiğinde kötü oldu. Ona, ikisinin olamayacağını söyledi.” Yüzü öfkeyle çevrelendi. Pozisyonunu hiç değiştirmeden, gözlerini üzerimden ayırmadan konuşuyordu. Ben de büyük bir merakla onu dinliyordum.

“Gerçek şu ki Atalay o kızı hiçbir zaman unutamadı. Bunu nasıl yaptı bilemiyorum,” dedi ve dudak büzdü. “Yani Atalay’ı etkilemek, bağlamak dünyanın en zor işidir. Bana sorarsan bunun tek açıklaması aşk büyüsü. O kız Atalay’a aşk büyüsü yaptı.”

Hayır, aşk büyüsü falan yapmadım…

“Şu an iyi, gerçekten, hala daha eskisi gibi değil ama en azından sağlıklı ve artık gülebiliyor, eğlenebiliyor. Ama hala kalbini birine açamıyor. Açelya’dan sonra Atalay daha farklı kızlarla takılmaya başladı. Kendisine aşık olmayacağına inandığı, rahat kızlarla. Ama Ece bile ona aşıktı. Ona aşık olmak için bir kızın onunla bir saat geçirmesi yeterli oluyor zaten. Bunu hepimiz iyi biliyoruz.”

Güneş sessizliğe gömüldüğünde herhangi bir söz söylemem gerektiğini hissettim. Kafamı yana eğdim. “Senin iyi niyetini anlıyorum, Güneş. Ama onun istemeyeceği bir şeyi yaparsan aranız bozulabilir. Bence her şeyi akışına bırkmalısın.”

Ve lütfen Atalay’a birini bulma girişiminde bulunma bir daha…

Yüzü acı çeker gibi bir hal aldı. “Haklısın, onu kaybetmek istemem. Biz kardeş gibi büyüdük. Atalay, Özgür, Mert, Emre ve ben. Bu durumun benim yüzümden bozulmasına izin veremem.”

Dudaklarımı birbirine bastırdıktan sonra, “O zaman galiba Açelya ile konuşman gerekiyor,” dedim.

Gülümsedi. “Ah, hayır. O kadar da değil. Hala herkesin ikinci bir şansı hak ettiğini düşünüyorum. Hem bir ikiliyi herkes yakıştırırsa, ister istemez birbirlerine o gözle bakarlar. Hepimiz ikisine sevgili gözüyle bakacağız.” İnlememek için kendimi zor tuttum.

Unut gitsin, Güneş. Ben öyle bir şey yapmam.

“Beraber o kadar vakit geçirmişler, o zaman aşık olmamışsa şimdi mi olacak?” Bu sözler nedense beni de düşündürdü. İki yıldır aşık olamamışsam, aşık olabilir miydim?

VERA İLE VAHA  Where stories live. Discover now