28. Bölüm: "Hayal Kırıklığı."

218K 14.8K 53.6K
                                    

Multimedya:

Can Oflaz, Fikrimin İnce Gülü.

Merhaba parlayanlarım!

Naaabersiniz ya, bu sefer arayı biraz açtık ama ÇÜRÜK VİŞNE'nin devam kitabıyla ilgilendiğimden oldu, keyfiyen değil. Onun dışında yine iki haftada bir, cumartesi günleri bölüm gelecek!

Hazer'i de arada bir bırakayım da gözünüz gönlünüz açılsın asdfghj

Buradayız değil mi?? Hikâyeye girerken yıldızlarımızı bırakmayı unutmayalım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Buradayız değil mi?? Hikâyeye girerken yıldızlarımızı bırakmayı unutmayalım. ✨✨

28. Bölüm: "HAYAL KIRIKLIĞI."

O karşımda durup incindi ve bu gece, yıldızların bile aydınlatamayacağı kadar karardı.

Annem babamı sık sık incitirdi, ona kendisini hak etmediğini söyler, babamı yetersiz olmakla suçlardı. Babam anneme çiçekler diker, annem o çiçeklerin üzerine basıp başka bir adama yürürdü. Annem babama bağırırdı, babam kulaklarını kapatırdı. Susmayı biraz da babamdan öğrendim, duymamak için kulaklarımı kapatmayı... Annem kahkahalar atardı, babam ağlardı. Duygusal bir adamdı, duyguları hassastı, bu yüzden ağlar, ben de koşarak gider ona sarılırdım.

Hazer şimdi karşımda durup incinirken, ona da koşup sarılmak istiyordum.

Son birkaç dakikadır ölümcül bir sessizlik ve hareketsizlik vardı. Hazer içeride, hâlâ o tezgâhın önünde, o ipek kumaşı tutuyor ve arkası bana dönük duruyordu. Ben dışarıda, bu yıkıntıdan duyduğum derin üzüntüyle ona bakıyor, hüzünlü kalp atışlarıma bile kulak veremiyordum. Gözlerim yaşarmıştı, sanki şu yıldızların birkaç dakikalık ömrü kalmıştı ve az sonra her şey sonsuz karanlığa bürünecekti.

Örtüyü tutan parmaklarının titrediğini gördüm.

Duygular, beni hiç hesap edemediğim zamanda yakaladı ve gözlerim acıyla kapandı. Alnımın kırıştığını, yüzümden dolu dolu bir acı ifadesinin geçtiğini biliyordum. Heykeller, Han'ın önemsediği, kıymet verdiği şeylerdi. Ben danstan nasıl zevk alıyorsam, o da bu heykelleri yapmaktan zevk alıyordu. Onları bana gösterirken nasıl da heyecanlıydı, özellikle uğraştığı heykeli bitirmek için sabırsızdı; bana gösterecekti. Fakat şimdi, hepsi parçalara ayrılmıştı. Kim yapmıştı, nasıl içi acımamıştı? Belki Hazer o heykellere yıllarını vermişti, kim, dakikalar içinde bunu mahvetmişti.

Gözlerimi, duyduğum inanılmaz acıyla beraber açtım ve aynı esnada sol gözümden bir damla yaş aktı. Rüzgâr bu göz damlasını anında kuruttu ve saçlarımı omuzlarımdan arkaya uçurdu. Hazer hâlâ kıpırtısızdı ve bu dehşet hali yüreğimi parçalıyordu. Bacağımda tonlarca ağırlık varmış gibi zorlukla ileriye doğru bir adım attım ve kar taneleri ayaklarımın altında ezildi. Ona hemen ulaşmak, elimi uzatmak istiyordum. Elimdeki her şeyi kaybettim, bari ihtiyacı olduğunda onu tutayım.

KİMSESİZLER MATEMİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin