61. Bölüm: "İlk Kalp Atışları."

68.2K 4.9K 2.9K
                                    

Multimedya:

Merhaba parlayanlarım!

Son bölümden sonra çok heyecanlıydım, bu yüzden bölümü elimden geldiğince hızlı yazmaya çalıştım. Bir de son bölümde, Melek'in sırtındaki doğum lekesi olayını abartı bulanlar olduğu için dipnot düşmek istedim. Kızın sırtında adeta bir melek yok, o figüre benzeyen, belli belirsiz bir doğum lekesi bu. Yoksa Melek'in sırtından bir melek kanatlanıp uçacak değil ekxkekdkedlellele

Neyse keyifli okumalar, çok öpüyorum. Oy ve yorumlarınızı eksik bırakmazsanız mutlu olurum. 🤍

Ve elbette bölüme girerken yıldızlarımı bırakalım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ve elbette bölüme girerken yıldızlarımı bırakalım. ✨

61. Bölüm: "İLK KALP ATIŞLARI."

Onu bir melek olarak dünyaya getirdim ve yaşamda atan ilk kalp atışını bile korumak istedim, bu yüzden kollarımdan hiç ayıramadım.

Dünyaya gelmesinin üzerinden bir gün geçmişti, artık Melek Yakut'un bu dünyadaki ikinci günüydü. Onu yatağımızdan, yanımızdan ayıramıyordum, her saniyemi ona bakmadan geçiremiyordum. Oysa gözlerini dahi açamıyordu, kıpırdayamıyor, yalnızca ağlıyor ve uyuyordu. Öylesine küçüktü ki, herhangi bir hareketi de büyük olamıyordu, nefes alırken dudakları çok tatlı, çok ufak şekilde aralanıyordu. Uzun uzun onu izlediğim için artık yüzünü ezberlemiştim ama bana mı yoksa Hazer'e mi benzediğini anlayamamıştım.

Saat sabahın altısıydı, geçtiğimiz günü yatağımda yatarak, Melek'i emzirip dinlenerek geçirmiştim. Henüz anneme haber vermemiştik, sanırım Hazer onun paniklemesini istememişti ama artık söylemezsek de çok ayıp olacaktı. Arkadaşlarımız gitmişti, sadece Gazel Asafla beraber burada kalmıştı, gitmem, diyerek tutturmuştu. Anneliği yeni deneyimlediği için bana yardımcı olmak istiyordu, bu yüzden Behram onu bırakıp gitmek durumunda kalmıştı. Kerem'de muhtemelen birazdan gelirdi, gece dinlenmek için gitmişti ama ihtiyacımız olur diye gün aydınlanır aydınlanmaz geleceğine emindim.

Parmağımı, korkarak Melek'in yanağında dolaştırırken, üzerindeki minicik zıbına gülümsedim. Elleriyle ayakları da o sarı zıbının içindeydi ama o kadar ufaktı ki, elleri olduğu belli olmuyordu mesela. Yanağının, parmağım altında seğirdiğini fark edince, gözlerim duygusallıkla yaşardı ve o sırada, "Artık uyu Mila," dedi Hazer, çok kısık sesle, bebeğimizi rahatsız etmekten korkarak. "Hastaneden geldiğimizden beri uyumadın, gece de gözlerini kapatmadın. Tamam, gözlerini ondan ayıramadığını biliyorum, çünkü ben de ayıramıyorum ama doğum yaptın aşkım, dinlenmelisin."

Sesi çok dinlendirici gelmişti, neredeyse hemen gözlerimi kapatacaktım. Yaramazlık yaptığımdan dolayı kaçamak şekilde baktım ona ve gülümseyerek, "Sanki sen uyuyorsun," dedim.

Dudağının kenarı kıvrıldı. Bana hak vermeliydi, çünkü o da neredeyse hiç uyumamıştı. Dünden beri beni rahat ettirmek için çabalamış, konfor alanı oluşturmuş, yemek yedirmiş, üstümü değişirken yardım etmişti. Gazelle ikisi bana en ihtiyacım olduğu zamanda merhamet ediyordu. Yeni gün doğmuştu, odamız henüz o kadar aydınlık değildi ama onun gözlerindeki heyecanı, deli dehşet sevgiyi görüyordum. "Seni uyutmadan uyuyamam. Sen bebeğimizi uyut, ben de bebeğimi uyutayım." Bebeğinin, yani benim yanağımı parmak ucuyla okşadı. "Gözlerini kapat, biraz dinlen. Ben buradayım, kızım uyanır uyanmaz onu uyuturum, neye ihtiyacı varsa hallederim."

KİMSESİZLER MATEMİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin