64. Bölüm: "An."

51.9K 3.7K 1.4K
                                    

Merhaba parlayanlarım.

Umuyorum çoook severek okursunuz. Rica ediyorum yıldıza dokunun ve okurken yorum bırakın<333

Bölüme başlamadan önce yıldızlarımızı bırakalım mı? Bunlar KM için bıraktığımız son yıldızlar çünkü... ✨

64. Bölüm: "AN."

Sevgi üç aşamalıdır.

Sevgi yeşerir, sevgi sürünür, sevgi ölür.

Babamla yeşeren sevgi annemle süründü, yetimhanede öldü. Hazerle yeşerken sevgi Melekle büyüdü, sonsuza kadar ölümden korundu. Ve benim hikâyemdeki sevgi ile ölüm bir daha yan yana gelmemek üzere birbirinden ayrıldı.

Elimi, gözlerimi de çekemediğim Hazer'in saçlarında yumuşak şekilde dolaştırırken, aklımdan sayısız düşünce geçiyordu. Biraz önce, akşam onda uyuduğum uykumdan yarın ki sınavıma çalışmak için uyanmıştım. Saat bire geliyordu, birkaç saat çalışıp ardından tekrar uyumak istiyordum. Yarın vizem vardı, birkaç haftadır çalışıyordum da ama son sınavımdan önce biraz tekrar etmeye ihtiyaç duyuyordum.

Sınavıma çalışmak için yataktan çıkmam gerekiyordu ama uyuyan kocamı izlemekten vazgeçemiyordum. Benden sonra uyumuştu, şu an uykusunun derinliklerinde olmalıydı. Yan şekilde uzanıyordu, bana sarılarak uyuduğu için genelde pozisyonu böyle oluyordu. Üzerine hiçbir şey giymemişti, kasım ayına girmiş olmamıza rağmen yazdan kalan bu alışkanlığı bırakamıyordu. Kasım ayını çok seviyordum. Hazerle yakınlaştığımız aydı, sahafta çalışmaya başladığım zamanlardı, bugünlerde, biz tanışalı iki yıl oluyordu. Aşık olalı iki yıl.

"Sen olmasan sevgi bir daha nasıl yeşerecekti Hazer..." parmaklarımı saçlarından çektim ve sabah erken kalkacağı için uykusunu bölmekten endişe duydum. Yüzümü eğip, gece yatmadan önce öptüğü dudaklarımı geniş omzuna bastırdım ve sonra yataktan çıktım. Saten geceliklerimle beraber, gece lambasının yandığı odamızdan çıkıp koridorda biraz ilerledim. Melek'in odasının kapısını sessizce açıp içeriye girdim ve beşiğine ilerleyip baktım, kızımız mışıl mışıl uyuyordu. Artık altıncı ayın içindeydi. Geçtiğimiz hafta dişleri çıkmaya başlamıştı, bu yüzden hem o hem de biz uykusuz geceler geçirmiştik ama bugün daha sakindi, gün içinde huzursuz olsa da en azından gece uyumuştu.

Uyanmaması için ona hiç dokunmadım, kapısını olabildiğince sessiz kapatıp çıktım. Koridor ışığı açıktı. Hazer genelde evde son uyuyan insan olurdu, sokak kapılarımızı kilitler ve koridor ışığını benim, Leo'nun ve Melek'in korkmaması için açık bırakırdı. Leo'nun odasına da göz attım ve onun da huzurla uyuduğunu görüp rahat şekilde aşağıya indim. Kitaplarım, doğrusu okulla ilgili her eşyam Hazer'in alt kattaki çalışma odasında bulunuyordu. Oraya ilerleyip ihtiyacım olanları aldım ve onun geniş çalışma masasına oturup not aldığım şeylerin üzerinden geçmeye başladım.

Bölümüm çok zor değildi, bu yüzden zorlandığımı söyleyemezdim ama Melekle beraber götürmeye çalıştığım için vaktimi bölüyordum, daha yüksek alabileceğim sınavlardan düşük alabiliyordum. Yine de ortalamam dört civarıydı, sınıfımı geçecektim. Öğrendiklerimi seviyordum, mesleğimi yapmak için heyecanlıydım. Bu yüzden sınavlarıma çalışmak benim için bir işkence değildi, öğrenmek hoşuma gidiyordu.

Esneye esneye, gözlerimi açık tutmaya çalışarak sınavda çıkması muhtemel olan şeylere çalıştım ve sonra gözlerimin kapanmaya başladığını hissedip başımı masaya koydum. Buna rağmen gözlerimi açık tutmaya çalışıp kelimeleri okumaya çalıştım. Fakat bir noktada dayanamamış, uyuya kalmış olmalıyım ki bazı belirsiz sesler duyunca vücudumun irkildiğini hissettim. Yanağımda yumuşak bir dokunuş hissettikten sonra, "Mila," diye seslenen kocamı duyup gözlerimi açmaya çalıştım. Uykusuz kalan gözlerimin arasından ona baktım. Karşımda durmuş, bana eğilmişti. Gözlerim tekrar kapanmadan önce elini saçlarıma götürdüğünü gördüm. "Yine burada uyuya kalmışsın karım. Boynun ağrıyacak."

KİMSESİZLER MATEMİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin