26. Bölüm: "Evin İçine Düşen Bomba."

212K 14.7K 53.6K
                                    

Multimedya:

Ferdi Özbeğen, Sevda.

Merhaba parlayanlarım!

Çok iyi bir bölüm oldu, en azından benim için^_^ Paragraf arası yorumlarınızı bırakmayı unutmayın ve geçip keyifle okuyun<3

Çok iyi bir bölüm oldu, en azından benim için^_^ Paragraf arası yorumlarınızı bırakmayı unutmayın ve geçip keyifle okuyun<3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hikâyeye giren herkesin yıldızları bırakmasını istiyorum. ✨

26. BÖLÜM: "EVİN İÇİNE DÜŞEN BOMBA."

Bahçedeki en güzel çiçeğe onun adını verdim ve sonra... o çiçeği öldürdüm.

Artık benim için açmayacak.

Bu gece hiç sabah olmayacak gibi gelen, upuzun bir gece oldu. Sabah güneşi doğana kadar sokak lambaları yandı ve Hazer hiç uyanmadan, deliksiz bir uykuyla dizlerimde uyudu. Kar taneleri lapa lapa yağdı, rüzgâr çarptıkça cam titredi ve bir süre sonra soğuk havanın yaptığı buğu yüzünden camdan dışarısını göremez oldum. Sabah ezanını duyduğum sıralarda başım omzuma düştü ve ıslak gözlerim çaresizlikle kapandı. Uyuya kaldığımda, kış güneşi doğuşunu tamamlamak üzereydi ve düşüncelerim duygularımı yakalarından tutup sarsıyordu.

Saatler sonra uyandığımdaysa Hazer'in dizlerimden kalkmış olduğunu, günün epey aydınlandığını gördüm ve olduğum yerde hiç kıpırdamadan durarak bir süre duvarları izledim. Huzursuz, mutsuzdum, öyle ki kalkıp Hazer'in nerede olduğuna bile bakmadım. Üzerinden düştüğüm o dala kardeşimi oturtmak istiyorlardı ve ben bunu duyduğumdan beri kendime gelememiştim.

Benden, ellerimi uzatıp bir ateşin üzerine bastırmamı bile isteyebilirlerdi ama kardeşimi ona vermemi isteyemezlerdi.

Tanrım! Onlar çocuk katili, sen de biliyorsun.

Elimi boğazıma sardım ve titrek bir soluk çektim. Uyanalı dakikalar olmasına rağmen kıpırdayamıyor, Hazer'in üzerime örttüğü paltosunun altında titriyordum. Aklım, kalbim almıyor, üstelik acıyordu. Kardeşimi, ablasının ben olduğumu bilerek almak istiyordu ama o asla bir anne olamazdı. Bunu ne için yapıyordu, kardeşimin hayatını da mahvetmek için mi yoksa vicdan azabı çektiği için mi?

Vicdanına şu an değil, o karanlık günlerde ihtiyacım vardı.

"Ne yapayım... Ne gelir elimden Tanrım?"

Elimi soluk borumun üzerinden çektim ve ıslak gözlerimi temizleyerek doğruldum. Kalçam, bacaklarım hareketsizlikten dolayı uyuşmuştu. Hazer'in paltosunu elime aldım ve kumaşı parmaklarımın arasında sıktım. Alt dudağımı ısırdım ve tereddütle başımı eğip burnumu kaşe paltosuna yasladım. Çok güzel kokuydu, bir kere kokladıktan sonra ikinin hatırı kalıyordu.

Paltosunu özenle minderin üzerine bıraktım ve odadan çıkıp dağılmış yüzümü yıkamak için banyonun yolunu tuttum, bu sırada bakışlarımla Gazel ve Hazer'i arıyordum. İkisini de göremeyerek banyoya girdim ve yüzümü buz gibi suyla yıkarken, kendim için aldığım küçük aynadan yüzüme baktım. Ve bu sabah gözlerimde keder ve hüzünden başka bir şeyi daha gördüm; Hazer'i.

KİMSESİZLER MATEMİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin