10. Bölüm: "Işıklar Sönerse Diye Korkmak."

217K 14.9K 46.3K
                                    

Multimedya:

Julia Stone, Winter On The Weekend.

*babacığım neden beni korumuyorsun? birisi beni incitecek*

Safir için yazılmış bir cümle gibi :)

Merhaba. Heyecanlı adımlarla yaklaştım yanınıza. Nasılsınız? Ne var ne yok? Açıkçası ben heyecanlıyım. Söz konusu KM olduğunda, hikâyeyi yazarken ince bir ip üzerinde yürüyormuş gibi hissediyorum. Yanlış bir şey yapsam düşecekmiş gibi. Biliyorum, aslında böyle değil, belki abarttığıma inanacaksınız ama gerçekten o kadar özenli davranıyorum ki.. Kusursuz değildir tabi ama kusursuza yakın olmalı, anlıyor musunuz? Teşekkür ederim, sizler de bu özeni taktir ediyorsunuz. Canımsınız! Amanııın, oyaladım sizi. Geçin de keyifle okuyun yeni bölümümüzü.✨

Bu sefer yıldızları kendiniz için bırakın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu sefer yıldızları kendiniz için bırakın.

10. Bölüm: "IŞIKLAR SÖNERSE DİYE KORKMAK."

Sen dönersin diye evin ışıklarını hiç söndürmedim, baba.

Şimdi biri de benim için bunu yapıyor.

İçeriye gireyim diye, evinin ışıklarını yakıyor.

Sen beni Tanrı'ya emanet ettin ama ben Tanrı'nın yanan bir denizindeyim baba. Kızıl bir şaraptan sanki bu deniz, kıpkırmızı, ateşler içinde. O kadar yanıyor ki, gökyüzünün bile teni kızarıyor. Bu denizden nasıl yüzerek geçerim? Yanmaz mı elim, yanmaz mı dilim? Işıkları var sandığım şey yanan bir denizse, sonsuza kadar karanlıkta kalmaz mıydım?

Evimin camından yıldızlar parlak görünür?

Acaba çok mu parlak görünüyordu? Bahsettiği kadar parlak olabilir miydi? Dokunsam gerçekten yıldızlara dokunuyormuş gibi hissettirir miydi? Camın siluetine düşse, sayar mıydım yıldızları? Sevinçten delirir miydim yıldızları o kadar yakından görsem? Biliyorum, gülümseyebilirdim. Bahsettiği yıldızlar, onun evinin çatısıysa, kalır mıydım o evde?

Elimde, dilimdeki kelimeler kadar ağır bir kitapla öylece kalakaldığım birkaç dakikanın içerisindeydim ve hâlâ kafamı kaldırıp sokağın köşesine bakmaya korkuyordum. Bana, kitabı bitirdiği için iddiamız gereği bir istekle gelmişti ama bu istek kendisinden çok benimle alakalı olmuştu. Beni evinde, bir kez daha misafir etmek istiyordu. Dün şahit olduğu şeyden sonra yardım mı etmek istiyordu?

Balerininin bir kez daha bir kapıdan kovulmasını istemiyor muydu?

Karanlık sokaktaki amansız sessizlik sanki surete bürünerek etrafta gezmeye başladığında, kitabın kapaklarını kapatarak göğsüme dayadım ve dakikalar sonrasında kafamı kaldırıp sokağın girişine bakabildim. Orada, aynı fotoğraf karesi gibi sabit duruyordu. Elindeki telefon flashını hâlâ yüzüme doğrultmaya devam ediyor, kendisini görmemi sağlıyordu. Ne diyebilirdim? Bu bir iddiaydı ve benden bunu istiyorsa tıpkı mızıkçılık yapan bir çocuk gibi, bunu red mi edecektim?

KİMSESİZLER MATEMİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin