4. Bölüm: "Çığlık."

226K 15.2K 41.9K
                                    

Multimedya:

Lana Del Rey, Young and Beautiful.

Model, Sarı Kurdeleler. (Dinlerken Mila'yı anımsatıyor.)

Merhabalar. Bir KM bölümüyle gelmiş bulunmaktayım.

Bizi özlediniz mi?

🌙

4. Bölüm: "ÇIĞLIK."

Fakat bayım, onlar gerçeklerle mutlu edemedikleri kız çocuklarını, yalanlarla kandırdılar.

Siz öyle yapmayınız.

Zira, canım acır.

Çığlık bile atamadım. Çığlık atamadım, çünkü korktum. Çığlık atamadım, çünkü bana susmamı söyledi. Çığlık atamadım, çünkü bana bağırdı. Çığlık atamadım, çünkü beni incitti. Çığlık atamadım, çünkü... elini ağzıma kapattı.

Sizin, atamadığınız kaç çığlığınız var?

Sizin susturulmuş kaç çığlığınız var?

Küçüktüm. Azıcık hatırlıyordum. Yaşımdan az elbisemin olduğu ama babamın var olduğu zamanlardı. Annemin evde kaldığı ender gecelerin birindeydik. Kıştı, ev soğuktu, dört yaşındaydım. Annem aç kaldığı için ağlıyor ve kiremit, kırık çatıdan yüzüne damlayan suların siniriyle bağırıyordu. Sen diyordu, nasıl Tanrı'sın? Sen nasıl Tanrı'sın da biz kulların, açız?  O öylece isyan ediyordu ve hemen sonra babam benim üstüme örttüğü kat kat yorganın içine benimle birlikte girerek şöyle diyordu: O öyle merhametli bir Tanrı ki, bana senin gibi güzel bir kız verdi.

Baba demek istiyorum bazen, geceye bakıp, iri bir yıldıza onun adını verdiğim zamanlarda. Baba, şimdi çığlık atmaya başlasam, ölene kadar susamam.

Çığlık atamamanın vermiş olduğu acı bedenimden fışkırsa, bedenime bir şey kalmazdı. Bu ağlamayı isteyip de ağlayamamaktan daha beterdi. Susturulmuş çığlıklarım yıllardır gırtlağımda, benimleydi ama hiçbir zaman o çığlıkları atarak ruhumun bir kısmını özgür bırakamamıştım. Şimdi, yanağımın yaslı olduğu soğuk duvara bedenimi de dayayarak, az ileride ağlayan bebek çığlıklarını duymazdan gelmeye çalışmak, sanki dünyada yaptığım en zor şeylerden birisiydi. Burada ağlayan, ağlamayan, gülen, gülmeyen, bağıran, susan, terk edilmiş çocuklar vardı ve buraya bir kez daha gelmiş olmak, ruhumu acıtıyordu.

Yetimhanedeydim.

"Safir Hanım, kardeşinizi görebilirsiniz."

Kardeşim... Küçük oğlan kardeşim.

Başımı omzumun üstünden arkama çevirdim. Sanki bunu yapmak bile beni yoran bir eylemdi. Yetimhanenin orta yaşlı müdire hanımı zarif, evhamsız gülümsemesiyle bana bakarken, omzumu soğuk duvardan ayırarak dikleştim. Müdire Hanım sıkı bir topuz yapmasıyla birlikte gerilen yüzüne göre samimiyetle parlayan gözleriyle ışık saçıyordu ama ona gülümseyemiyordum bile. Kafamı sallayarak onaylarken, "Bu duvarlar çok soğuk," dedim kendime engel olamayarak. "Koridorda soğuk. Çocuklar odalarına çıkarlarken bu koridorları kullanıyorlar, üşüyor olabilirler."

"Aa." Dudaklarındaki tebessüm bozguna uğradığında, elini hemen yanında durduğu duvara uzatarak tespitimi onayladı. "Evet, biraz soğuklar. Açıkçası hiç farkında değildim, iyi ki söylediniz küçük hanım. İlgileneceğim."

Yanına yetiştiğimde, aramıza istemsiz olarak koyduğum mesafede, yan yana yürümeye başladık. Ellerimi gerginlikle ovuşturdum. Bacaklarım, bedenimin tümünü taşımakta zorlandığı gibi ruhum da bu kadar sızıyı taşımakta zorlanıyordu. Koridorun ucuna bakınırken, "O nasıl?" Diye sordum ansızın. Dilimdeki zincirlere vurduğum balyozun tadı mıydı bu ağzıma dağılan metalik tat? "Kardeşim, iyi mi?"

KİMSESİZLER MATEMİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin