51. Bölüm: "Eve Dönüş."

152K 9.8K 29.6K
                                    

Multimedya:

Merhaba parlayanlarım<3

Hayırlı ramazanlar :) Umarım ki severek okursunuz bölümü, her zaman ki gibi yorumlarda görüşüp eğlenelim olur mu? Ve şimdi durup yıldıza dokunursanız çook sevinirim<3

Hayırlı ramazanlar :) Umarım ki severek okursunuz bölümü, her zaman ki gibi yorumlarda görüşüp eğlenelim olur mu? Ve şimdi durup yıldıza dokunursanız çook sevinirim<3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüme girerken yıldızlarımızı bırakmayı aman unutmayalım! ✨

51. Bölüm: "EVE DÖNÜŞ."

Herkes bir yerde ama çok az insan gerçekten ait hissettiği yerde.

Sen neredesin?

Ben buradayım işte.

"Sen sahiden benim karım mısın? Hâlâ inanamıyorum, dur bir daha bakayım." Hazer elindeki nikâh defterine baktı. "Vallahi benim karımsın."

Parlatıcı sürdüğüm dudaklarımı dişledim. "Yok, yanlış bakmışsındır. Kocanım ben senin, bir daha bak..."

"Mila, eşini kötü esprileriyle öldürüp tarihe geçen ilk kadın olmayı istediğini anlıyorum ama artık yeter aşkım, hı?"

"Ya çen bana aşkım mı diyorsun çen..."

Onu alaya aldığımı fark ettiğinde utanıp kızgınca baktı. Omuzlarımı silktim ve gülüşümü saklamadan uzanıp pürüzsüz çenesinden kibarca öptüm. Hazer kızardı ve ben uzaklaşırken, elimi daha sıkı tutarak valizi sürükledi. Her ikimizin de elinde valizler vardı, İstanbul'a az önce inmiştik ve şimdi kapılardan çıkmıştık. Kerem ve Leyla bizden bir gün önce, yani dün İstanbul'a inmişlerdi, şimdiyse Kerem bizi almak için gelmişti. Diğerlerinin geleceğimizden haberi yoktu, sürpriz olacaktı. Norveç'te, Kuzey Işıklarının altında geçirdiğimiz masal gibi geceler uzaklarda kalmıştı, daha bu sabah bile şömine seslerini duyarak yatağımızda vakit geçirmiştik ama şimdi İstanbul'daydık.

Binbir gece masalları bitmişti.

Evden ayrılırken ikimiz de buruk hissetmiştik. Çünkü o evde geçirdiğimiz vaktin, mutluluğun eşsiz olduğunu biliyorduk. Birbirimizle hiç olmadığı kadar samimi yakınlıklar kurmuş, sabahlara kadar hiç kimseye anlatmadığımız şeyleri anlatmış, bir insanın diğer insanda keşfedeceği her şeyi keşfetmiştik. Yeniden yeniden aşık olmuştuk, aşk olmuştuk. Dokunurken bedenden başlayıp ruhlarımıza kadar inmiştik. Saatlerce gözlerimizin işine bakıp şiirler okumuştuk. Birbirimizi en açık şekilde, ruhlarımızın tümüyle beraber görmüştük.

O kadar mutlu hissetmiştik ki, neredeyse kanatlanıp uçacak olmuştuk.

"Hâlâ geç değil Mila, bir sonraki uçağa atlayıp Norveç'e dönebiliriz? Ya da başka bir ülkeye, Güneye mesela? Sıcak bir ülkeye?"

Burukluğumun pekâlâ farkında olduğu için neredeyse beni pamuklara saracaktı ama bu kadar ilgiyi hak etmiyordum. Başımı ağırca ona çevirdim. "Herkesi çok özledim. Düşün, henüz doğmamış yeğenimi bile çok özledim..."

KİMSESİZLER MATEMİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin