17. Bölüm: "Gelmek..."

213K 15K 53.6K
                                    

Merhaba parlayanlarım<3

Hüsnü Arkan, Kırık Hava.

Bu arada size minnettarım, elimde bir sürü çizim birikti. İnanın hepsini koyacağım<3

Okullar açılmadan önce ki son bölümü yayımlıyorum, bence yaz tatilinde gayet iyi bölüm yayımladım KM'ye. Geçin ve tadını çıkararak, paragraf arası yorumlarınızı ihmal etmeden okuyun<3

 Geçin ve tadını çıkararak, paragraf arası yorumlarınızı ihmal etmeden okuyun<3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Başlayan herkesin yıldızları bırakmasını istiyorum.✨

17. Bölüm: "GELMEK..."

Şeytan Tanrı'sına kazansın diye bizler kaybediyoruz.

Bazen insan, onu sağ bırakan acının yakasına yapışmak, haykırmak istiyor: yapabileceğin bu muydu?  Neden öldürmedin, yaralı bıraktın beni?

Hiç böyle hissettiniz mi?

N'olur, hissettiğinizi söyleyin.

Kalbim kederle çarpmayı öyle biliyor ki, başka türlü çarpamıyor sanki. Uçmak isteyen bir kuş kalbim, sanki kanatlarını yeni farkına varıyor, uçmak istiyor. Fakat yapamıyor. Bir kere yerden yükselsem, uçsam ne olur sanki? Kanatları varken uçamamak nedir, kuşlar bilir. Ben de öyle hissediyorum işte. Sanki kanatlarım var ama uçamıyorum. Neden uçamıyorum? Uçamıyorsun kalbim. Çünkü kötü avcılar görkemli, güzel kuşları kalbinden avlarlar ve sen ölmeyi istemiyorsun.

Ama itiraf edeyim, bir kere istedim.

Ölmeyi.

Ama, o andan sonra kendime güçlü olacağımın ve güçlü kalacağımın sözünü verdim. O yüzden şimdi buradayım, evimdeyim. Evimdeki ilk gecem çok zor geçmişti ve sabah ışıklarını görür görmez uyanmıştım. Aralık ayında, kış mevsimindeydik ve artık sahip olduğum bu evin içi çok soğuktu. Gece boyunca üşümüş, kendimi kat kat sararak yere açtığım eşyalarımın üzerine yatmıştım. Tam iki tane kazak giyinmiştim ve zaten toplamda sadece iki kazağım vardı. Dün Gazelle evi temizledikten sonra marketten ücretsiz aldığımız kartonları yere sermiş, gece onların üzerinde yatmıştım. Yastığım, yorganım, temiz çarşaflarım yoktu ve açıkçası vücudum epey ağrımıştı ama ne yapabilirdim ki, gücüm şimdilik bu kadarına yetiyordu.

Doğrularak uzandığım kartonların üzerinden kalktım ve üzerimdeki montu kenara bırakarak yüzümü ovaladım. Biraz su vardı, elimi yüzümü yıkayabilirdim. Uzandım ve az ilerideki botlarımı, kalın çoraplarımın üzerine giyerek ayaklarımın üzerinde doğruldum. Evin içerisi temizdi, hâlâ sabun kokuyordu ama badanası ne yazık ki dökülüyordu. Boyaya ihtiyacı vardı. Bugün suyu açtırmak için müracaat etmeli, eve birkaç şey almalıydım. Dönüp omzumun üzerinden salonun camına baktım, perde yoktu ve şükürler olsun ki pencerenin önünde ağaçlar olduğu için içerinin görünmesini engelliyordu. Etraftaki birkaç çamaşırımı katlayıp çantaya koymak için eğildim ve o sırada gözüm yastığımın altına bıraktığım telefonuma kaydı.

KİMSESİZLER MATEMİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin