21. Bölüm: "Acıyı Resmetmek."

Start from the beginning
                                    

Gerekirse zorla sevmeni...

Ben annemi ve onun avuç kadar küçük bir kızın kalbinde açtığı hasarları düşünüyor olsam da, aslında bunların dışında çok daha fazla düşündüğüm bir şey vardı.

Hazer.

Han.

Dalgakıran.

Bugün cumartesi sabahıydı ve ben dün geceden beri pek uyuyamamıştım. O telefon konuşmasından sonra çok üzülmüş, Hazer'e bir şey diyemeden eve girmiştim. Arkamdan seslendiğini duymuştum ama maalesef ki o dehşet anı ve üzüntüyle ona kaba davranmış, cevap veremeden içeriye kaçmıştım. Ben içeriye geçip oturduğumda onun bir süre kapımın önünde durduğunu, evi izlediğini penceremden görmüştüm. Sanki gitmemişti değil, gidememişti.

Giderken demişti ki, açmazsın diye kapıyı çalamıyorum.

O bir süre sonra gittiğinde ben kendime bir mum yakmış, sonra geçip oturmuştum. Uzunca vakit o mumu izlemiş, ağlamamak için çaba sarfetmiştim. Kardeşimi bir aile evlatlık istiyordu ve bu... benim için kötüydü. Onu hiç tanımadığım insanlarla paylaşmayı istemiyorum, onu ona nasıl davranacaklarını bilmediğim insanlarla paylaşmayı istemiyordum. O çok ürkekti, korkaktı, küçüktü, böyle bir şeye uyum sağlayamaz, beni isterdi. Bunun için ne yapacağımı bilemiyordum ama onu kimseye bırakmayı istemediğimi biliyordum. Leo'yu nasıl hiç tanımadığım insanlara emanet edebilirdim ki?

Gece, ağlayarak sızana kadar bunları düşünmüş, birkaç saat sonra sabah ışıklarıyla beraber uyandığımdaysa geri uyuyamamıştım. Şu an saat yediye çeyrek vardı ve ben küçük aynama bakıyor, saçlarımı tarıyordum. Şu vardı ki, nasıl yaptığımı anlayamadan uyandığımda Hazer'e bir mesaj çekmiştim.

Gönderilen: Sadece Hazer :)

Günaydın.

Beni ne zaman alacaksın?

|05.27|

Bu mesajı gönderdikten sonra pişman olmayı beklemiştim ama hissettiğin tek şey beklenti olmuştu. Hazer Han bu şapşal mesajıma bir yanıt vermemişti ama ben o mesajı attıktan sonra hazırlanmaya başlamıştım. Çok saçmaydı, ben gerçekten pervasız bir şapşal olmalıydım. Beni çiftliğine davet etmesini nasıl böyle kabul etmiştim aklım almıyordu ama uyandığımdan beri yerimde duramıyordum. Karnımda o kadar keskin bir ağrı vardı ki, sanki sadece onu görünce geçecekti. Ellerim hazırlandığım süre boyunca titremiş, gözüm sürekli telefonda, ondan bir mesaj beklemişti. Kalbim kasılıyordu, onunla iki günü beraber geçireceğimi düşündükçe dizlerim titriyordu. Tamam, daha önce evinde de kalmıştım, onunla birçok yerde vakit geçirmiştim ama ilk kez bambaşka bir yerde, sadece ikimiz olacaktık.

"Sadece Hazer... Sadece Mila..."

Tarağı saçlarımdan aşağıya indirirken bunu fısıldadım ve tarak saçlarımın uçlarından kayarken, gürültülü bir fren sesi duyarak elimdeki tarağı yere düşürdüm. Gözlerim, aynadaki aksime bakarken kocaman oldu ve yüreğimin altındaki deniz sallandı. Motor sesi o kadar yakından gelmişti ki, onun Hazer olduğunu anlamam için başka hiçbir şeye ihtiyacım kalmamıştı. Aceleyle, titreyen dizlerim üzerinde doğruldum ve yatağın üzerini toparladıktan sonra kendime göz attım. Beyaz, dar bir pantolonun üzerine siyah bir gömlek giyinmiş, uçlarını bağlamıştım ama bu gömleği ilk kez böyle giyindiğim için güzel durup durmadığına emin değildim. Gömleğin iki düğmesini açık bırakmış, bir kolye takmış ve dudaklarıma biraz ruj sürmüştüm.

KİMSESİZLER MATEMİ.Where stories live. Discover now