30.Bölüm - Bir Kalp Atışı Uzağında

198 8 0
                                    

Ai Lin nedense kendisini görmüştü bu genç adamda. Gözleri doldu. Zamanında o da kaç kere ölmek istemişti de her seferinde babası engel olmuştu. Hala anlamaz ya nedenini… Sevdiğinden mi? Yoksa kendisine hizmetçi bulmak istememesinden mi? Sevse eziyet etmezdi, dövmezdi. Bu düşünceler kalbini acıtıyordu. İkisi de ayakta zor duruyordu, ama duruyordu. Az sonra kafasını öne eğip alçak ses tonuyla cevap verdi.

‘’Şey, özür dilerim. Seni üzdüm galiba.’’

‘’Mutlu olmadım ki üzüleyim. Sıkma canını. Kremi sür de denize girelim.’’

Ai Lin kremi sürdükten sonra şezlonga oturdu. Tam o sırada Jung Min, krem sürmek için üstündeki tişörtü çıkardı. Ai Lin ölesiye utanmıştı, hemen eliyle gözlerini kapattı. Jung Min, Ai Lin’i fark etti. Gülmemek için kendisini zor tutuyordu. Az sonra kahkaha atmaya başladı. Bu seferki kahkaha ‘’gerçekti.’’ Buruk değildi.

‘’Ai Lin? Ciddi olamazsın. Sahildeyiz. Montla duramayız öyle değil mi?’’

‘’Gülme bana.’’

‘’Gülmeyeyim de ne yapayım? Ayrıca burada bir sürü erkek var, utana utana benden mi utandın? Çek ellerini yüzünden.’’

‘’Ben onlara da bakmadım.’’

Jung Min ciddi ciddi gülme krizine girmişti. :)Az sonra ayağa kalkıp Ai Lin’in bileklerini kavradı. Ai Lin yavaşça gözlerini açtı. Jung Min birden durulmuştu. Ai Lin’in bir kalp atışı uzağındaydı. Ai Lin daha önce kimseyle bu kadar yakın mesafede durmamıştı. Bir nefes mesafesi… Birbirlerine garip bir şekilde bir süre baktılar. Jung Min fark etti, Ai Lin olduğundan daha da güzeldi. Yaralı yüzüne rağmen…

Bir süre sonra hemen toparlandılar. Jung Min ciddileşir gibi olmuştu.

‘’Ben denize gidiyorum, gel sen de istersen.’’

‘’Şey ben…’’

‘’Gel gel hadi.’’

Jung Min, Ai Lin’i kolundan çekiştirerek denize doğru götürdü. Deniz çarşaf gibiydi, dalga yoktu. Buz gibi su, ayaklarına çarpınca üşüdüğünü hissetti. Dahası, yüzme bilmiyordu. Ama Jung Min’den utandığı için bunu söyleyemedi. Kıyıda dururum diye düşündü. En azından beline kadar girerdi, ayakları yere bassın yeterdi. Jung Min çoktan kendisini suya atmıştı. Yüzerek Ai Lin’in yanına geldi.

‘’Sakın dokunma! Çok soğuksun.’’

‘’Öyle durursan tabi soğuk gelir. Gir hemen, üşürsün.’’

‘’Olmaz! Yani şey, giremem. Ben böyle iyiyim. Boşver beni.’’

‘’Boşver olur mu, değişik bir şey olsun diye buraya geldik değil mi? Gir hadi yoksa ben sokacağım seni suya.’’

‘’Ya! Sen yüzmene baksana.’’

‘’Yüzme bilmiyor musun yoksa?’’

Ai Lin’in suratı büzülmüştü. Jung Min hafif bir gülümsedikten sonra ayağa kalktı.

‘’Bu utanılacak bir şey değil ki. Herkes anne karnından yüzücü doğmuyor.’’

‘’Ama buradaki herkes yüzme biliyor.’’

‘’Nerden biliyorsun? Gerçekten güneşin altına yatıp kitap okuyan kızların iyi bir yüzücü olduğuna dair garanti verebilir misin?’’

Ai Lin derin bir nefes alıp verdi. Jung Min, Ai Lin’in kolunu kavradı.

‘’Hayır! Olmaz. Korkuyorum ve su çok soğuk. Sakın düşündüğüm şeyi yapma.’’

‘’Sana yüzme öğretmeyeceğim ki.’’

‘’O zaman ne diye beni çekiştiriyorsun?’’

‘’Biraz derine gidelim, sırtıma binersin. Böylelikle yüzmüş oluruz.’’

Yalnız Kalpler Sütunu (외로운 마음 열)Where stories live. Discover now