12.Bölüm - Katil

234 15 0
                                    

Jung Min öylece kalakalmıştı. So Min arkasını dönüp sessizce ağlamaya başladı. Jiyeon’la ayrıldıklarında da böyle hissetmişti. Nefes alış verişi hızlanmıştı, çenesi titriyordu. İçindeki acı büyümüştü birden. Şu yapayalnız hayatındaki tek dostu, tek sırdaşı da yoktu. Ailesi yoktu artık. Üstelik kazayı yapan da kendisiydi, suçluluk duygusu başlamıştı işte. Ne olduysa o anda oldu, birden avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı. Sinir krizi geçiriyordu. Hemşireler hemen sakinleştirici iğne almak için odadan çıktı, doktor ve annesi Jung Min’i tutmaya çalışıyordu 

‘’Hayır! Benim yüzümden! Arkadaşımı öldürdüm! Katilim ben katil! Onun yerine ben ölmeliydim ben! Bu hayatta kimsem yok artık! Katilim ben! Hyung Jun! Tanrım onu ben öldürdüm, hepsi benim suçum! Bırakın, öldüreceğim kendimi!’’

Gyuri uyandığında Ai Lin’i göremedi. Bir süre etrafına bakındıktan sonra odadan çıktı. Telaşlanmıştı ve meraklanmıştı. Asansörün oraya gittiğinde merdivenlerden çıkmaya çalışan Ai Lin’i gördü. Hemen koşarak yanına gitti, koluna girerek merdivenlerden çıkmasına yardım etti.

‘’Linnie, nerdeydin? Öldüm meraktan. Daha iyileşmedin, neden yataktan çıkıyorsun?’’

‘’İyiyim ben, dışarıyı merak ettim sadece.’’

‘’Merak edilecek bir şey yok, sadece bir bahçe.’’

‘’Ama benim için sadece bir bahçe değil. Zaten kocamandı, kayboldum. Bir tane hemşire bana yardım etti ama sonra koridorda bir arkadaşı seslendi. Bir hastası sinir krizi geçiriyormuş.’’

‘’Pekâlâ, hemen odaya gidiyoruz ve ben doktoru çağırıyorum tamam mı?’’

Yaklaşık 15 dakika sonra Jung Min sakinleşmişti. Çekik gözlerini öylece tavana dikmişti. Annesi So Min, sadece ağlamakla yetiniyordu. Az sonra Jung Min’in alçak ve iniltili sesi duyuldu. Can verir gibi konuşuyordu. Sesi titriyordu. Boğazı acıyordu.

‘’Katilim ben… Hepsi benim suçum. Direksiyona geçmemeliydim…’’

‘’Jung Min? Oğlum söyleme böyle ne olursun… Bak anneyim ben, dayanamıyorum. Hiçbir şey senin suçun değil tamam mı? Sen bu dünyanın en masumusun. Arkadaşını düşünecek kadar iyi kalplisin. Ama yapma böyle nolur.’’

‘’O benim arkadaşım değildi. Ailemdi. Jiyeon ailemden koptu, şimdi de…’’

Jung Min’in gözyaşları yastığı ıslatıyordu. Sessiz hıçkırıklarla ağlamaya başladı. So Min, oğlunun elinden tuttu.

‘’Biz varız oğlum, senin ailen biziz.’’

‘’Hayır. Siz benim ailem değilsiniz. Siz sadece kendinizi düşünürsünüz. Ama Jiyeon ve Hyung Jun beni düşünürdü.’’

‘’Bak şuan iyi değilsin, ondan böyle konuşuyorsun. Hadi uyu biraz, kapat gözlerini.’’

‘’Hayır. Uyumak istemiyorum. Uyuyunca geçmiyor.’’

Doktor, Ai Lin’i muayene etmişti.

‘’Ucuz atlattınız. Sizi ilk getirdiklerinde röntgene aldık, kafatası da dâhil vücudunuzun tüm iç kısımlarını kontrol ettik. Zedelenme dışında hiçbir şeyiniz yok. Sadece birkaç gün ağrınız olacak ve yaralarınız acıyacak. Ama düzenli olarak verdiğim ilaçları kullanıp, merhemlerinizi sürerseniz 1 haftaya iyileşirsiniz. Geçmiş olsun.’’

Doktor odadan çıkınca Gyuri hemen yatağın yanına oturdu.

‘’Ne mutlu sana, iyisin.’’

‘’Gyuri, senden bir şey rica edebilir miyim?’’

Gyuri tabi anlamında başını salladıktan sonra Ai Lin utangaç ama sevimli bir gülümsemeyle konuşmaya başladı.

‘’Güzel görünmek istiyorum, bana yardım eder misin?’’

‘’Güzel görünmek mi? Bu nereden çıktı şimdi?’’

‘’Yüzüm yara içinde. Kimsenin beni böyle görmesini istemiyorum. Lütfen bu ricamı kabul et. Evime gidip makyaj malzemelerimi ve tokalarımı alır mısın?’’

Gyuri gülmeye başlamıştı.

‘’Ben varım aptal arkadaşım, kız değil miyim ben?’’

Gyuri çantasını alıp makyaj malzemelerini ve tokalarını çıkardı. Ai Lin gülmeye başlamıştı. Uzun bir aradan sonra ilk defa gerçekten gülümsüyordu. Mutluydu. Gyuri, önce Ai Lin’in yüzüne ve yüzündeki morluklara pudra sürdü. Görüntü biraz daha düzelmişti. Sonra göz kalemiyle gözünün alt kısmını çizdi. Dudaklarına pembe renkli parlatıcı sürdü.

‘’Çok güzelsin.’’

‘’Neden kendi malzemelerini kullandın? Benim de makyaj malzemelerim var.’’

‘’Senin benim mi var? Boşver bunlar güzel işte. Aa dur toka takalım. Yüzün gözün çıksın ortaya.’’

Gyuri son olarak küçük pembe bir kurdele taktı.

Yalnız Kalpler Sütunu (외로운 마음 열)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin