7.Bölüm - ''Tıpkı uyumak gibi, uyanınca aynı şeyler.''

280 14 0
                                    

Saat 21.00 civarlarıydı. Akşamın kasvetli ve hüzün kokan havası Seul’e çökmüştü. Çalışanlar iş yerlerinden evlerine dönüyorlardı. Genç kızlar, en şık kıyafetleriyle şehrin sokaklarında dolaşıyorlardı. Kısacası şehir hayatı, tüm hızıyla devam ediyordu. Hyung Jun ile Jung Min, bir bardalardı. Hyung Jun içkisini yavaşça yudumlarken bir yandan da sahnede gitar çalan şarkıcıya eşlik ediyordu. Jung Min hiçbir şeye dokunmamıştı, öylece oturuyordu. Gözü bir ara bara gelen sevgililere kaydı. Jiyeon yoktu artık. Alışmak istemiyordu ama yapacak bir şeyi yoktu. Doğru ya, eğer birisinin arkasından acı çekersen sakın sokağa çıkma. Çünkü hep el ele gezen insanlar, mutluluklarını senin gözüne sokmak için çabalarlar.

Hyung Jun, Jung Min’in bu halini hiç beğenmiyordu. Az sonra şarkıcı, çaldığı şarkıyı bitirip birkaç dakika mola verince Jung Min’e doğru döndü. Gözleri öylece dalmış olan Jung Min’in omzuna sertçe dokundu. Jung Min irkilmişti.

‘’Ya, Jung Min ah! Neden içmiyorsun? Bu senin en sevdiğin.’’

‘’Kendimi iyi hissetmediğimi söylemiştim. İçmesem daha iyi.’’

Aslında ayık kalırsa kalbindeki acıyı daha çok hissedeceğini düşünüyordu.

‘’Bu halini hiç beğenmiyorum bilesin. En azından birkaç yudum al. Daha iyi hissedeceğine eminim.’’

‘’Alkolle her şey unutuluyor diyorsun yani… Yanlış düşünüyorsun. Bu tıpkı uyumak gibi. Uyanınca yine aynı şeyler. Kaçamıyorsun. O yüzden içsem de içmesem de bir şey değişmeyecek.’’

Jung Min, bir süre buruk bir gülümsemeyle Hyung Jun’a baktıktan sonra önündeki içkisini bir yudumda bitirmişti.

Gyuri, hastanede Ai Lin’in odasının önünde öylece oturuyordu. Kızcağızın sinirleri bozulmuştu. Herkese böyle bir dost gerekmez miydi? Ama yeryüzünde var mıydı ki? Az sonra doktor, içeriden çıkınca birden ayaklandı. Kocaman gözlerini iyice açmıştı. Merakla, doktorun ağzından çıkacak bir cümleyi bekliyordu. Doktor, üzgün bir ifadeyle konuşmaya başladı.

‘’Siz hastanın arkadaşı mısınız?’’

Gyuri evet anlamında başını salladı.

‘’Arkadaşım iyileşecek mi doktor bey? Durumu ciddi mi?’’

‘’Size şöyle anlatayım; durumu pek iyi değil. Daha önceden de darp izleri var, vücudunun iç kısmında zedelenmeler oluşmuş. Yani yeni değil, uzun zamandır şiddet görüyormuş. İyileşmesi biraz uzun süreyi bulacak ama iyileşecek, merak etmeyin. İlk getirildiğinde bilinci kapalıydı, kısa süreli bir bilinç kapalılığı diyebiliriz. Şuan bir tehlike yok, sadece bekleyeceğiz. Kendisine geldikten sonra uygun tedaviye başlanacak.’’

‘’Sağolun doktor bey… Şey, görebilir miyim?’’

‘’Peki, ama çok yormayın. 10 dakikalığına izin verebiliriz.’’

Gyuri eğilerek teşekkür ettikten sonra yavaşça odaya girdi. İki tane hemşire, serumlarını kontrol ediyordu. Gyuri’nin adımları gitmedi ona, öylece kalakalmıştı. Hastanelik olmuştu daha önce ama hiç bu kadar ciddi değildi. Gyuri’nin de tek arkadaşı oydu.

‘’Cık cık cık, yazık kıza ya. Kim cesaret eder böyle bir şeye?’’

‘’Çok güzel kız baksana. Kesin sevgilisi kıskanıp dövmüştür. Elleri kırılasıca…’’

Hemşireler tıbbi malzemeleri ve dosyaları toplayıp odadan ayrıldı. İkisi de arada bir arkaya dönüp Gyuri’ye bakıyordu. Gyuri şoku atlattıktan sonra, kapıyı kapatıp Ai Lin’in yanına geldi. Üzüntüden titreyen elleriyle Ai Lin’in elini tuttu. Bir yandan da yavaşça saçını okşuyordu zavallı arkadaşının.

‘’Ai Lin? Beni duyuyor musun? Ne yaptı sana bu kadar o baban olacak… Keşke senin için bir şeyler yapabilsem. Ama sana yardım edeceğim.’’

Yalnız Kalpler Sütunu (외로운 마음 열)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin