72

582 23 2
                                    


-9 TEMMUZ-

HAZAR

Üçüncüm olan Nanda ile vardiya tutmak bu gemide beni daraltan şeylerde başı çekiyordu. Sıkıntıyla yüzümü ovuşturup vardiyanın bitmesi için dakika saymaya koyuldum. Saat gecenin üçüyse ve Nanda ile birlikteysem bu iş fazlasıyla meşakkatliydi.

"Are you okay, Hazar?" –İyi misin Hazar?- dedi Nanda dikkatle.

"I'm fine. I was just a little preoccupied." –İyiyim. Sadece biraz dalgındım.-

Kaşları şaşkınlıkla havalandı.

"Do you wanna talk?" –Konuşmak ister misin?-

İster miydim? "No, but thank you for asking." –Hayır, ama teşekkür ederim sorduğunuz için.-

"All right, go and get some fresh air. Then go back to your cabin and get some rest. I don't wanna see you like this until meeting breakfast." –Pekala git ve biraz hava al o halde. Ardından da kamarana geri dön ve biraz dinlen. Yarın sabah seni kahvaltıya kadar bu şekilde görmek istemiyorum.-

Şaşkınlıktan küçük dilimi yutacakmış gibi Nanda'ya baktım. "Are you sure?" –Emin misiniz?"

"Of course." –Tabii ki.- dedi gülerek. "Just go Hazar." –Git Hazar-

"Thank you so much. I will never forget your favor. Also I promise, I will be fine when I came to the officer's mess." –Çok teşekkür ederim. Bu iyiliğinizi asla unutmayacağım. Ayrıca söz veriyorum iyi olacağım zabitan salonuna gelene kadar."

"See you in the morning. Sleep well Hazar." –Sabah görüşürüz. İyi uykular Hazar."

Ufak bir baş selamıyla köprü üstünden çıktığımda mutluluktan dans edecek gibi hissediyordum. Kamaramın olduğu kata gidene kadar da üzerimdeki ölü toprağından kurtulmaya çalıştım. Bu pek rastladığım bir şey değildi. Yani gece uykusu...

Kamarama girdiğimde derin bir nefes aldım. Portekiz açıklarında demirde bekliyorduk. Yaklaşık olarak bir haftadır olduğumuz yerden ayrılamamıştık ve her geçen gün büyük birer işkenceye dönüşüyordu. Kendimi yatağa bıraktığımda derin birkaç soluk verdim. Sonra da içimdeki o cesareti körükleyerek Whatsapp'ı açtım. Begüm artık işin suyunu çıkartıp neredeyse her gün karşılıksız mesajlar atmaya başlamıştı ve ben başlarda ses çıkartmasam da artık bundan fazlasıyla rahatsız olur hale gelmiştim. Anlamsız bir şekilde Begüm'e olan öfkem her mesajda biraz daha körükleniyordu.

Begüm'ün profiline girdiğimde çevrimiçi olduğunu gördüm. Gecenin bu saatinde ne yapıyordu? Hemen ardından da bunun beni ilgilendirmediğini kendime hatırlattım.

Hazar: Bana doğruyu söylemenin vakti gelmedi mi?

Begüm: Yazdın!

Begüm: Sonunda! Neredesin sen? Neden aylardır mesajlarımı görüp cevap vermiyorsun Hazar? Beni delirtmek miydi amacın?

Hazar: Ne oldu?

Begüm: Ne mi oldu?

Begüm: Gemiye çıktın aptal! Aklım sürekli sende. Nasılsın? İyi misin? Görüntülü konuşalım mı?

Hazar: O kadar internetim yok. Ayrıca iyiyim.

Hazar: Sadede gelsen?

Begüm: Hazar seni merak ettim. Valla amacım bu. Nasılsın onu öğrenmek istedim.

Hazar: Tamam, öğrendin.

Hazar: Ben uyuyacağım şimdi var mı söyleyeceğin başka bir şey?

Begüm: Ne duymak istiyorsun ki?

Begüm: Seni özlediğimi mi söylememi istiyorsun?

Begüm: Eğer öyleyse evet, seni özledim.

Begüm: Hem de çok.

Hazar: Aslında bununla artık o kadar da ilgilenmiyorum.

Begüm: Neden bahsediyorsun sen?

Hazar: Özleyip özlemediğin umurumda değil diyorum.

Hazar: Ve uykum var. Müsaadenle uyuyabilir miyim?

Begüm: Hazar ne zaman ineceksin gemiden?

Hazar: Bu bilgiyi ne yapacaksın?

Begüm: Seni karşılamaya geleceğim.

Dişlerimi sertçe birbirine bastırdım. Bu mesajı ne kadar süredir beklediğimi bilmiyordum.

Hazar: Bilmiyorum.

Hazar: Tarih şuanlık belli değil.

Begüm: Neredesin şimdi?

Hazar: Portekiz açıklarında demirdeyiz.

Begüm: Lizbon'a gitme planımız vardı hatırlıyor musun?

Hazar: Var-dı. Aynen.

Begüm: Hazar lütfen böyle yapma.

Hazar: Asıl sen böyle yapma. Dalga falan mı geçiyorsun benimle?

Begüm: Neden bahsettiğin hakkında en ufak bir fikrim yok.

Hazar: Öyle mi?

Hazar: Anasını satayım beni terk ettikten bir ay sonrasında başka bir adamla birlikte oldun. O adamla senin için kavga ettim ve bu o zamanlar senin için hiçbir şey ifade etmedi.

Hazar: Beni her yerden engelledin. Ulan ben senin üç buçuk yılındım. Senin hayatın olduğumu sanırken hiçbir sik olmadığımı gördüm.

Hazar: Şimdi buraya gelip bana neler olduğunu anlamıyorum numaraları yapma.

Begüm: Sonuna kadar haksızım ama seni çok seviyorum Hazar.

Öfkemi kusmama yardımcı parmaklarım taş kesildi. Ekrandaki üç kelimeye gözlerim takıldı.

Seni çok seviyorum.

Gerçekten seviyor muydu beni?

Begüm: O güzel yüzünü görmem lazım. Sana ihtiyacım var.

Begüm: Yalvarıyorum aç tamam mı? Seni görmeliyim.

Begüm görüntülü arıyordu. Ellerim titrerken ekrana öylece baktım. Şimdi ne halt yiyecektim?

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Where stories live. Discover now