50

648 28 3
                                    

Multi: İdil Öncü

İstanbul'a dönmek sandığım gibi büyük bir romantizm havuzuna düşmeme neden olmamıştı. O günden sonra Hazar ile bir daha konuşmamıştık. Daha doğru bir terimle ne o ne de ben mesaj atmıştık birbirimize.

Gergin bir nefes aldım ve okumakta zorlandığım romanı kapatıp başucumdaki komodinin üzerine bıraktım. Hazan ve Doruk akşam dışarı çıktıkları için koca evde tek başımaydım ve ne yapacağımı bilmiyordum. Kendime çelişirken telefon titredi ve Bora'dan geldiğini düşündüğüm mesajı açtım.

 Kendime çelişirken telefon titredi ve Bora'dan geldiğini düşündüğüm mesajı açtım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Hazar: Kapıııı.

Kaşlarım hızla çatıldı. Fotoğrafın tatlılığına kapılamadan mesajın dehşetine düştüm. Kapı mı?

Hazar: Dondum, kapııı!

Hızla yataktan kalktım ve kapıya koştum. Delikten bakma gereği bile duymadan açtığımda karşımda Hazar'ı gördüm. Yeşil kapüşonlusu ile öylece dikiliyordu. Bir elinde market poşetleri vardı; diğer elindeyse telefonu.

"Sonunda." Dedi içten bir gülümsemeyle. "Gelebilir miyim?"

"Tabi..." dedim tutuk bir şekilde. Geriye çekildim ve girmesi için alan yarattım. Hazar içeri girdi ve eğilmeden ayakkabılarından kurtulup mutfağa geçti. Poşetleri dökerken eşikte dikilip onu izliyordum. Burada olduğu gerçeğine kendimi alıştırıyordum.

"Habersiz geldim ama kusura bakma. Hazan ile konuştuk. Doruk ile-" aniden duraksadı ve gerilen çehresiyle öylece bana baktı. "Dışarıda olduğunu söyledi. Senin de tek kaldığını duyunca yanına gelmek istedim."

Kalbim boğazıma atmaya başladı. "Ve sen de Tuzla'dan kalkıp buraya kadar geldin?"

"Allah'tan araç dizel..." diye takıldığında gözlerimi devirdim. Hazar huysuz çocuklar gibi gülmeye devam etti. "Kulağa saçma geldiğinin farkındayım ama sana karşı kendimi borçlu hissediyorum."

"Bana hiçbir şey borçlu değilsin ki." Dedim omuz silkerken. "Ben yapmam gerekeni yaptım."

"Sen hep daha fazlasını yaptın." Dedi bana doğru dönerken. "Beni hep mahcup edecek kadar iyi oldun."

"Şunu keser misin?" yanaklarım yanmaya başlamıştı. "Gerçekten hoşlanmıyorum."

Hazar'ın sadece tebessüm ederek bana baktığını gördüm. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi önüne dönüp abur cuburları çıkarmaya devam etti. Ben onu izlerken o sanki kendi evindeymiş gibiydi. Bu manzara... Fazla güzeldi.

"Peki, neden buraya kadar geldin? Dürüst ol." Dedim inatçı bir tavırla. Omuzlarını düşürdü ve cips paketine öylece baktı. Sessizliği kulaklarımda uğuldadı.

"Yalnız kalmak istemedim."

"Tuzla'da yığınla arkadaşın olmalı."

"Var," dedi hızla kafasını kaldırıp. "Ama sadece arkadaş."

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Where stories live. Discover now