60

638 22 2
                                    

Multi: İdil Öncü

Yeni yıl yeni umutlar demekti. Peki, o halde ben neden bu kadar umudumu kaybetmiş gibi hissediyordum? Aynadaki aksime bakarken çocuksu bir edayla gözlerimi devirdim. Yatağımın üzerindeki kot pantolon ve kazak kombinine bakarken yüzümü buruşturmayı da ihmal etmedim. Gerçekten her şeyi bu kadar boş vermiş miydim?

"Hazır mısın?" dedi Hazan eşikte bana bakarken. Kahverengi gözlerinde acele etmemi ima eden bir ifade vardı.

"Giyinip geliyorum."

Kıyafetlere göz ucuyla baktı. "Tamam, evde kutlayacağız dedik de; bu kıyafet seçimi ne?"

"Modum yerinde değil."

Hazan'ın ince kaşları çatıldı. "Her şey yolunda mı?" derken çoktan odama girmiş ve yatağıma oturmuştu. Tasasızca omuz silktim.

"Hazar ile aranızda ne geçti bilmiyorum ama istemezsen evde kalabiliriz."

Ona bakmaktan kaçındım. O günden sonra Hazar ile konuşmamaya çalışmıştım çünkü Begüm ile ayrıyken bile ona ait olduğu gerçeğiyle yüzleşmiştim. Şimdiyse bu durumu Hazan ile konuşacak değildim. Hadi ama o kadar düşmüş olamazdım!

"Gerek yok. Hem o kadar hazırlık yaptınız."

"Oh be," dedi elini göğsünün üzerine koyarken. "Bir an onaylayacaksın diye korktum."

"O zaman niye teklif ettin ki?" dedim tek kaşımı havaya kaldırmaya çalışarak.

"Kibarlıktan."

"Neden gitme konusunda bu kadar isteklisin peki?"

"Çünkü..." alt dudağını hafifçe dişledi. "Hazar sanırım Doruk konusunda iyileşti. Yani onu çağırması büyük bir adım bence. Öyle değil mi?"

"Öyle..." dedim sessizce.

"Bak bu yüzden istemiyordum işte." Dedi hafif bir öfke haliyle. "Hazar düşüncesiz bir adam. İyi bir arkadaş. Evet, herkese karşı oldukça iyi bir arkadaş ama iyi bir sevgili değil. En azından Begüm haricinde."

Dudaklarımı sertçe birbirine bastırdım. Bunu konuşmak istemiyordum.

"İdil ben üzülmemen için uğraşıyorum bunu biliyorsun değil mi?"

"Evet." Dedim ama buna ben bile inanmadım.

"Sana bir şey sorabilir miyim?" dedi dikkatle. Başımı ağır ağır salladım. "Hazar ile gerçekten olmak ister miydin?"

Sessizce bekledim. Daha bir hafta kadar öncesinde kaçıncı olduğunu unuttuğum resti çekmeme rağmen aklımdan çıkmayışından cevap belliydi. Dilimle dudaklarımı ıslatırken Hazan gözlerini devirdi.

"Evet demek değil mi bu?"

"Ben..."

"Cevabımı aldım ben." Dedi ve başını yana doğru yatırdı. "Gözlemlerim sonucunda vardığım kanıyı sana söylememi ister misin?"

Ona beklentiyle baktım. "Senden etkilendiğini düşünüyorum ama bu Begüm'e duyduğu gibi bir şey değil bence. Yani Begüm ile ilk zamanlarını da bildiğim için bu yorumu rahatlıkla yapabiliyorum."

"Çok sağ ol Hazan ya." Dedim sitem dolu bir şekilde. "Aşırı yardımcı oldun."

"Sözümü bitirmedim." Dedi kaşlarını çatarken. "Bugün evde olma fikri tamamen siz için. Yoksa dışarıda olmayı isterdi."

"Neden bahsediyorsun sen?"

"Doruk'u neden çağırdı sanıyorsun?" kaşları bu defa ok gibi havalandı. "Tamam, barış çubuğu olsa da altındaki neden çok başka."

"Anlamıyorum..."

Diliyle dudaklarını ıslattı. "Şöyle ki..." dedi bir psikolog edasıyla. "Sana ulaşabileceği tek nokta benim ama aranızdaki en büyük engel de benim. Eh beni egale etmek için de Doruk'a ihtiyacı var."

Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Bir an Hazan'ın dediği şey gerçekten de mantıklı geldi. Haklıydı... "Ben..."

"O yüzden lütfen suratını asmaktan vazgeç ve düzgün bir şeyler giyin. Allah'ım bunu yaptığıma inanamıyorum ama Hazar'ı birazcık dişiliğinle etkile."

"Ben..." dedim başka kelime bilmiyormuş gibi. Hazan gözlerini devirerek oturduğu yerden kalktı ve dolabıma ilerledi. "Bırak ben seçeceğim. Ayrıca biraz makyaj da yapacağım."

Ona şaşkınlıkla bakakaldım. Hazan az önce Hazar ile benim aramda köprü olma görevini mi üstlenmişti? Vay canına. Dünya gerçekten de tersine dönüyordu.

"Al bakalım." Dedi bana birkaç parça kıyafet uzatırken. "Ve sana yol boyunca bazı tüyolar vereceğim. Akşam onları yaparsan Hazar ile aranızda bir şeyler olacaksa hız kazanır."

"Hazan..."

"Lütfen sus." Dedi şımarık bir biçimde. Elleriyle yüzünü kapattı. "Bunu yaptığıma ben de inanamıyorum ama günlerdir ölü gibi dolanmandan yoruldum. Keza Hazar'ın da senden aşağı kalır yanı yok. Belki de birbirinize iyi gelirsiniz bilmiyorum."

"Ben de öyle." Dedim fısıldarken. Hazan hafifçe gülümsedi ve yanağıma ufak bir öpücük kondurdu.

"Hazar'ı iyi edecek kişi sensen elimden geleni yapacağımı bil tamam mı?" dedi kardeşliğini bana tekrardan hatırlatarak. "Her ne kadar beni deli etse de o benim öz kardeşim. Canımın parçası ve ben onun üzülmesine dayanamıyorum."

"Biliyorum."

"Tabii senin de üzülmene dayanamıyorum. Neyse hazırlan ve on beş dakika sonra kapıda ol. Güzel bir makyajla görmezsem seni, yemin ederim pavyona düşmüş goncalara döndürürüm."

Karşılıklı gülüştük. Garip bir gülüş olmasına rağmen ikimiz de daha fazla konuşmadık. Hazan odadan çıktığında birkaç saniye boşluğa bakındım.

Yeni yıl yeni bir umudu yeşertecek miydi? Üstünü örttükçe hortlayan bu hislerime bir çare olabilecek miydi? Sanırım cevabını yaşayarak görecektim.

On dokuz yıldır olduğu gibi. 

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Where stories live. Discover now