40

698 32 1
                                    

Multi: İdil Öncü

Havalimanın giderken nasıl giyinmem gerektiğini bilmiyordum. Bora ile içinde bulunduğum durumun diğer herkesin söylediği gibi sıradan arkadaşlık boyutunda olmadığının da farkındaydım. Her ne kadar ondan uzak durmaya çalışsam da bir şekilde kendimi ona çekilmiş vaziyette buluyordum.

Şimdiyse aynanın karşısında dikilmiş yatağımın üzerindeki kıyafetleri değerlendiriyordum. Garip bir şekilde güzel görünmek istiyordum. Sanki Hazar'dan göremediğim beğenilme duygusunu Bora ile bastırmaya çalışıyordum. Bu durum vicdanımı ön plana çıkarsa da sessizliğimi koruyordum.

Bora'nın beni beğenmesi gerekiyordu.

Kendi dolabımdan istediğim şeyi bulamayacağımı kavrayamayınca Hazan'ın odasına gittim. Onu yatağa uzanmış kitap okur vaziyette buldum. Beni görünce gülümsedi. "Sen hâlâ çıkmadın mı?"

"Çıkacağım ama kıyafet bulamadım."

Şüpheyle beni süzdü. "Sen ne zamandan beri Bora ile takılırken giydiklerine takılır oldun?"

"Hiçbir zaman." Dedim dürüstçe. "Sadece bugün biraz süslenmek istedim."

"Ondan hoşlanıyorsun değil mi?" derken kitabını kapatıp yatağın üzerine koydu. Başımı hızla iki yana salladım.

"Düşündüğün gibi bir durum yok ortada."

"Tabii tabii ben de tek boynuzlu pembe bir unicornum."

"Hazan kes şunu ya." Dedim yakınarak. "Bana uygun birkaç kıyafetin var mı?"

"Aslında bana kısa gelen ama sana tam olacak birkaç parça elbisem olacaktı. Bekle," dedi ve yataktan kalkıp dolabına geçti. Bir süre karıştırdıktan sonra beyaz, uzun kollu bir elbise gösterdi. "Bu çok güzel olur."

İtiraz etmeden uzattığı elbiseyi alıp odama koştum ve üzerime geçirdim. İmge'den arakladığım çizmeleri de hazırladığımda rahat bir nefes aldım. Hava soğuktu o yüzden çorap giyindim. Ardından biraz makyaj yaptım. Kendimi tanımakta zorlanır hale geldiğimde memnun bir biçimde gülümsedim.

Hazırdım.

Hazan odama geldiğinde, "Harika görünüyorsun." Dedi.

"Gerçekten mi?"

Hazan başını hızla salladı. "Keşke hep böyle giyinsen."

Gülümsedim. Daha fazla oyalanmadan çizmelerimle aynı renkteki çantamı alıp odadan çıktım ve Hazan'ın anahtarlarını kapıp kapıya geçtim.

"En geç iki saate evdeyim."

"Sıkıntı değil. Dilediğin kadar takıl bugün istirahat günüm."

Teşekkür edercesine gülümsedim ve yanaklarından öptüm. "Teşekkür ederim."

"Rica ederim," dedi geri çekilirken. "O mankafaya söyle; seni üzerse o gözlerini oyarım."

"Söylerim." Dedim ama söylemeyeceğimi ikimizde biliyorduk. Evden çıktığımda Bora'ya yolda olduğuma dair mesaj attım. Uçuşuna henüz üç saat vardı ama erkenden oraya gitme fikri Bora'ya aitti. Sanırsam biraz vakit geçirmek istiyordu. Eh, madem öyle; günah benden gitti.

• • •

Bora'nın hayran bakışları altında kahve içmek tuhaftı. Sanki dışarıdan bir hayatı izliyormuş gibiydim. Bora öyle sakin ama iç ısıtan bir ifadeyle karşımda duruyordu ki; kahvemi iki defa dökme tehlikesi yaşadım.

"Şöyle bakmayı kes Allah aşkına." Dedim utançla. Bora gülümsemesini silme gereği duymadan kahvesinden bir yudum daha aldı.

"İdil nasıl bu kadar güzel olabiliyorken tatlılığını koruyabiliyorsun?"

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt