28

714 25 1
                                    

Multi: İdil Öncü

"Ama bu cookieler nefis İmge!" Hazan kaçıncı olduğunu sayamadığım cookieyi de ağzına attığında heyecanla güldü. Bense köşede sessizce koltuğuma kurulmuş özlemle İmge'yi izliyordum. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle hareket ediyordu. Her zaman ki İmge gibi.

Hazan cookie savaşının sonunda yorulmuş gibi soludu ve masanın üzerindeki ılık sütüne uzanıp yudumlamaya başladı. İmge'nin bakışları bana döndüğünde burukça tebessüm ettim. Neyse ki bir şey demedi ve Hazan'a geri dönüp bir cookie daha uzattı.

"Hayır!" dedi Hazan koluyla ağzını silerken. "Kilo alacağım!"

"Hazan dört tane cookie yedikten sonra bunu hatırlaman biraz manidar olmadı mı?" diye payladı İmge onu. Gülümsedim ve ikisini sessizce izlemeye devam ettim.

Hazan yüzünü buruşturdu. "Yap, getir buralara kadar sonra yedik mi suç. Aa!"

"Afiyet olsun." İmge kendine ayrı yaptığı kahve kupasını tutup gülümsedi. Hazan da ona karşılık verdi. Hemen ardından da TV ünitesinin üzerindeki saate kaçamak bir bakış attı. Saat on ikiye geliyordu.

"Ben en iyisi uyuyayım. Siz de iki kız kardeş biraz konuşun." Hazan bunu daha çok İmge'ye söyler gibiydi. Giderken kaçamak şekilde göz kırptığı da gözümden kaçmamıştı.

Tam da o an taşlar yerine oturdu. İmge'yi buraya getiren Hazan'dı. Mahcubiyetle yüzümü ovuşturdum. Hazan'ın bana yaklaşımının güzelliği beni darmaduman etti. Ona bile isteye yalan söylediğim gerçeği burnumun ucunu sızlattı.

Oturduğum koltuğun kenarında bir çökme oldu. Halıda kilitlenmiş gözlerimi yukarı doğru kaldırdığımda bana sarılan İmge ile karşı karşıya kaldım. Gözlerinde buruk bir ifade yatıyordu.

"Seni iyi görmüyorum." Dedi usulca. Benim için duyduğu endişeyi hissedebiliyordum.

"Odama gidebilir miyiz?" dedim daha fazla konuşmaya fırsat tanımadan. Hazan'ın bizi duymasından korkuyordum. İmge durumu kavrayamasa da karşı çıkmadı ve kalkmama yardımcı oldu. Kahve kupasını da alıp odama geçtik.

İmge ile karşılıklı olarak yatağıma oturduğumuzda ilk yaptığım şey dağılmış yorganımı toparlamak oldu. Ardından da köşede kalan battaniyeme uzanıp omuzlarıma örtmek... İmge pür dikkat beni izlerken nasıl olduğumu kavramaya çalışıyor gibiydi.

"Hazan hiçbir şey bilmiyor." Diye giriş yaptım. İmge sadece başını salladı. Bunun anlamını biliyordum. Ben bitirene kadar susacak ve herhangi bir yorumda bulunmayacaktı. Bitti dedikten sonra da bana çıkar yollar sunmaya çalışacaktı. Gerçi son konuşmamızda sunduğu çıkar yol beni üzmekten öteye geçememişti, olsun.

"Eve ilk çıktığımız zamanlarda Hazan bana bir şey sordu," dedim fısıltıyla. Hazan ile odalarımız yan yana olmasa da ev çok büyük değildi. Sesim ona ulaşmamalıydı. İmge başını sallayarak devam etmemi ima etti.

"Bana Hazar'dan etkilenip etkilenmediğimi sordu."

"Sen ne dedin?" İmge dayanamayıp konuştuğunda burukça gülümsedim.

"Tabii ki, hayır dedim. Yani o zamanlar durum bu kadar ciddi değildi." Beklentiyle İmge'ye baktığımda dudaklarına tekrar kilit vurmuş gibiydi. Bundan sonrasıysa Hazar ile ortak yaşadığımız anlatı anlatmakla geçti.

"O gün orada Bora ile otururken bile içten içe bir vicdan azabı çekiyordum. Halbuki önce o mekâna Bora beni götürmüştü. Yine de ben onu düşünüp duruyordum," bir hıçkırık böldü cümlemi. "İmge o doğum gününden önceki buluşmamızda ona ağır konuştum. Kırıldığımı belli edip çıkıp gittim ama..."

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang