30

718 30 1
                                    

Multi: İdil Öncü

Babamla telefonda konuşuyorduk.

"Derslerin nasıl gidiyor?"

"Fena değil baba. Vizeler başlamadan önce ipin ucunu sıkı tutuyorum."

Babam derin bir nefes aldı. "Buradaki öğrencilerle konuştum ve yeni müfredatınız hakkında az çok bilgi sahibi oldum. Kafana takılan bir şey olduğu takdir de burada olduğumu bil."

Telefonun ucunda beni görmeyeceğini bile bile minnetle gülümsedim. "Teşekkür ederim baba."

"İyi ol İdil. Senden başka hiçbir şey istemiyorum."

Ses tonuna bakacak olursak İmge'nin buraya geliş sebebi az çok anlamış gibiydi. Anlamazsa problem vardı zaten. Fakat her şeye rağmen yine benim canımı sıkmadan normal konulardan konuşması iyi hissettirmişti.

"İyiyim." Diye yarı doğru yarı yalan bir cümle sarf ettim. Babam tatsız bir biçimde güldü.

"İmge nasıl?"

"O da iyi. Pazar gününe almış biletini. Hazan ve ben onu havalimanına bırakacağız."

Arkadan yükselen kâğıt seslerinin ardından derin bir soluk sesi daha duydum. Sigara içiyordu. "Haberim var," biraz daha kâğıt hışırtısı. "Hazan ile nasılsın?"

"İyiyiz." Dedim belki de telefon konuşmasının başından beri ilk kez doğruyu söyleyerek. Babam hırıltılı bir ses çıkarttı.

"Mevzu Hazan değil, değil mi?"

Parmak uçlarımın üşüdüğünü hissettim. "Hayır." Dedim.

"Eğer öyleyse evleri ayırma konusunda hâlâ ciddi olduğumu bilmeni istiyorum."

"Baba..." inlercesine konuştum. "Hazan ile bir derdim yok. Hem İmge de burada. Geldiğinde ona da sorarsın."

"Soracağım zaten." Dedi ciddi bir şekilde. Canının sıkkın olmasını anlıyordum. Burada iyi olmadığımı biliyordu ve ona anlatmadığım için bana içerleniyordu. Normal koşullarda babam ve benim aramda hiçbir zaman sırlar olmazdı. Alican olayında bile babamın omzunda ağlamış kızdım ben.

"Seni seviyorum baba." Dedim dişlerimi dudaklarıma geçirirken. Babamın sigaradan bir nefes daha çektiğini duydum.

"Ben de seni seviyorum İdil. Her şeyden çok, bunu sakın unutma. Tamam mı?"

Sertçe yutkunurken gözyaşlarımın geldiğini hissedebiliyordum. "Tamam." Sesim beklediğimden de kısık ve ince çıktı. Babamın halimi fark ettiğini iç çekmesinden anladım.

"İmge'ye selam söyle."

"Söylerim." Dedim ikiletmeden. Aramızdaki muhabbetin donukluğu içimi sızlatıyordu.

"Hazan'a da söylersin." Diye ekledi.

"Tamam..." diyebildim sadece. Telefonu kapattığımda ekrana boş boş bakıyordum. Babamı üzdüğümü bilmek bile kendi üzüntümü geriye atmama neden oluyordu. Ona zarar verdiğimi bile bile bu şekilde ne kadar devam edebilirdim ki? Kendimi toparlamam gerekiyordu.

"Her şey yolunda mı?" İmge odamın kapısında elindeki kupayla dikildiğinde başımı evet dercesine salladım. Dolu gözlerimi saklama gereği duymadan ona döndüğümde duraksasa da yanıma geldi oturdu ve kahve dolu kupayı bana uzattı.

"Al bakalım. Ben kendime şimdi yenisini yapar gelirim." Dedi.

"Teşekkür ederim..." kupayı ellerim arasına aldığımda İmge sol şakağıma öpücük kondurdu.

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Where stories live. Discover now