34

683 29 3
                                    

Multi: İdil Öncü

"Sence bir erkek, kızın onu sevdiğini bilirken neden bilmiyormuş gibi davranır?" diye sordum İmge'ye. Salondaki koltuğa ölü iki beden gibi yığılmış; uykumuzun gelmesini bekliyorduk. Çünkü Tuzla'dan geldikten sonra Hazan rahatlıkla uykuya dalabilmişken İmge ve ben bunun kıyısından dahi geçememiştik.

İmge telefonla uğraşmayı kesip bana baktığında şaşırmış gibiydi. "Kimden bahsediyoruz burada?"

Önemsiz bir şeymiş gibi omuz silktim. "Sınıftan bir kız arkadaşımla geçen konuşmuştuk da aklıma takıldı. Sana sorayım dedim."

"Yaşları kaç?"

"Kız benim yaşımda. Oğlansa yirmi üç falan olmalı." Dedim Hazar'ın yaşını bir arttırırken. İmge'nin benim için sorduğumu bilmesini istemiyordum.

"Hmm," dedi telefonunu hafifçe çenesine vururken. "Çocuk muhtemelen onu kırmak istemediği için susmayı tercih ediyordur. Yani kızı önemsiyor olabilir. Sahi araları nasıl bu ikilinin?"

"Bilmem." Dedim habersiz gibi. "Normal iki arkadaş gibilermiş."

"O zaman çocuk onu reddederek üzmek yerine aptala yatıyor demek daha doğru olur."

Homurdandım. "Saçmalık."

"Aslında değil." Dedi yattığı yerden toparlanırken. "Düşünceli bir davranış bile sayılabilir. Tabii umut vermemek suretiyle."

"Umut vermekten kastın ne?"

İmge bana ciddi misin dercesine baktı. "İşte ne bileyim bildiği halde kızla teke tek takılıyorsa ya da aynı ortama girdiklerinde kıza fazla ilgili davranıyorsa umut veriyor diyebiliriz."

Alt dudağımı dişledim. "Ya umut veriyorsa? Yine de iyi biri diyebilir miyiz?"

İmge dikkatle bana baktı. "Kimden bahsediyoruz İdil?" sesi ciddileşmişti. "Bugün ne oldu?"

Gülmeye çalıştım. "Arkadaşımdan be." Dedim gülüşümü genişletmeye çalışırken. "Aklıma sana sormak geldi. Biliyorsun bu konularda çok bilgili değilim ben. Kıza da yardımcı olmak istedim."

İmge inanmasa da başını ağır ağır salladı. "Sana istediğini vereceğim İdil ve konuyu kapatıp uyumaya gideceğiz tamam mı?" dedi tüm ciddiyetiyle. Tereddütsüz onu onayladım.

"İki ihtimal var o arkadaşın için." Dedi vurgularken. Yanaklarımın yanmaya başladığını hissettim. "Birincisi çocuğun içten içe ondan etkilenmiş olması. Yani... Hani ondan uzak durması gerektiğini bilmesine rağmen bunu yapmak istemiyor çünkü onu da istiyor yanında."

Ses çıkartmadım. İmge de devam etti zaten.

"İkincisi de bu çocuğun katıksız bir şerefsiz olması. Ki bence bu ihtimal daha yüksek çünkü İdil diye dünyalar tatlısı bir kızın kalbini kırmak her şerefsizin harcı değil." Korkuyla ona baktım. İmge buruk bir biçimde gülümsüyordu.

"Gel buraya." Dedi ve dizini gösterdi. İmge'nin dizine yatarken Hazar'ın bugün benim dizime yatışı geliyordu. Sıkıntıyla yüzümü buruşturdum. O ses kulaklarımdan hiç gitmiyordu.

İlk seni seviyorumu böyle duymamam gerekiyordu.

"Uykum var." Dedim yüzümü İmge'nin dizlerine gömerken. Sesim ağlamaklı çıkıyordu. Küçülmek ve yok olmak istiyordum. Sevgi denen şey, insanı nasıl da acizleştiriyordu.

"Uykun olmadığını ikimiz de biliyoruz İdil..." dedi İmge saçlarımı okşarken. Ufak bir hıçkırık kaçtı dudaklarımdan.

"Neden?" diyebildim sadece. Bir cevap beklemeden... Zaten İmge de bir şey söylemedi. Ben ve kırık kalbim öylece bekledik.

Her zaman yaptığımız gibi; yine bekledik. 

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Where stories live. Discover now