36

692 33 2
                                    

Multi: Hazar Acar

Dersten sonra Hazan'a görünmeden okulun karşısındaki otoparka giderek Hazar ile buluştum. Yine karşımda üniformasıylaydı. Bu hali ağzımın içinin kurumasına neden oluyordu.

"Nasılsın?" dedi Hazar içinde bulunduğumuz garip durumun etkisiyle. Omuz silktim.

"Sabahın dokuzundan beri dersteyim ve yeni çıktım. Sence?"

Hazar hafifçe tebessüm etti. "Bu yıla kadar her günüm okulda geçiyordu. Dokuz-beş mesaisi."

Gülüşüne karşılık ben de güldüm ama aklım hala o gecedeydi. Hazar yüzündeki gülüşü yavaşça sildi ve eliyle arkasındaki arabayı işaret etti. "Nereye gidelim?"

Tasasızca omuz silktim. "Fark etmiyor ama acele etmemiz gerek. Hazan'ın da dersi beşe kadar bugün." Hazar vermek istediğim mesajı hızlıca kavradı ve ben ne olduğunu kavrayamadan bineceğim kapıyı açtı. "Lütfen." Dedi gülümseyerek.

Omzumdaki çantayı düzeltip dediğini yaptım ve benim için açılan kapıdan geçip yolcu koltuğuna yerleştim. Hazar hızlıca arabanın etrafında dolandı ve sürücü koltuğuna yerleşti. Kemerimi bağladım ve beni nereye götürmek istiyorsa götürmesine izin verdim.

Yarım saatlik yolun ardından daha önce gelmediğime emin olduğum bir kafenin önünde durduk. Biraz getto havası sezsem de ses çıkartmadan Hazar'ı takip ettim. İkinci katta üstü kapalı terasta boş bir masaya oturduk. Hazar oturur oturmaz paketinden bir dal sigara çıkartıp ateşledi ve gergin bir şekilde ellerini ovuşturdu.

Üzerine kusursuzca oturmuş üniformasını incelemekten alıkoyamıyordum kendimi. Hazar'ın fiziği gerçekten de güzelken bir de bu üniformayla; işi artı beşe falan çıkartıyordu. Hazar'ın yeşil gözleri bana döndüğünce burukça gülümsedim. Garip bir heyecan beni sarmalarken aslında ne konuşacağımızı kestirmiştim.

"Kahve?" dedi bana sorarcasına. Başımı hafifçe salladım. Gelen garsona siparişlerimizi verdikten sonra bitmek üzere olan sigarasından bir nefes daha çekti ve küllüğe bastırdı.

"Apar topar görüşme işine daldım öncelikle özür dilerim." Diye giriş yaptığında kafamı sallamakla yetindim "İdil o gün fazla sarhoştum ve ne yaptığımı çok hatırlamıyorum. Bir şeyler geliyor gözümün önüne ama hayal mi değil mi emin değilim."

Sertçe yutkundum ve öylece bekledim. Hazar devam etti. "Sana kötü konuşmadım değil mi?"

"Kötüden kastın ne?"

"İdil..." dedi iç geçirirken. "Elime pansuman yapmışsın ve sarmışsın. Ben... Buraları kesik kesik hatırlıyorum."

"Sorun çıkartmadın." Diye ufak bir yalan savurdum. Hazar kaşlarını çattı.

"Sonra..." sanki benim dediği şeyi duymamış gibi devam etti. "Seni çalışma masamın önünde dururken buldum. Sabah uyandığımda oraya gittim ve defterimi oranın üzerinde buldum."

Siktir. Bin kere hatta milyon kere siktir.

Tek kelime edemedim. Yalanlayamadan öylece Hazar'a bakarken konuşmayı sürdürdü. "Bakmadın değil mi?"

"Bakmadım." Dedim zorlukla da olsa. "Çalışma masanın üzerine pamuk paketini koymuştum onu alıyordum. Eşyalarını karıştırmadım." Bu defa sesim daha aceleci çıktı.

"Özür dilerim o halde... Ben sandım ki baktın ve..."

"Görmemem gereken bir şey mi yazılıydı?"

"Sayılır." Dedi büyük bir dürüstlükle. Başımı hafifçe salladım. Ne diyeceğimi bilmiyordum.

"Teşekkür ederim o gece yanımda olduğun için."

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Where stories live. Discover now