32

696 28 0
                                    

Multi: Hazar Acar

"Buradan sola döneceksin." Dedi Hazan ağlamaktan kısılmış sesiyle. Dediğini yaptım ve direksiyonu sola kırıp bir başka caddeye çıktık. Allah'ım, burada ne çok cadde vardı!

"İlerle buradan dümdüz. Okulun oradaki ışıklardan sola dön. Oradaki beyaz binalı site."

Tuzla'ya ilk defa geliyordum. Benim oturduğum muhit kadar karışık olmasa da kendince zordu işte. Hazan'ın dediklerini yaptım ve Hazar'ın evine adım adım yaklaştım. Garip bir beni sarmalıyormuş gibi hissetsem de bunu Hazan'a belli etmeden yaşamak bir hayli zordu.

"İdil teşekkür ederim... Beni yalnız bırakmadığın için."

Ona göz ucuyla bakıp gözlerimi devirdim. "Arkadaşlar ne günler için?"

Hazan iç çekmekle yetindi. Sonunda bahsettiği beyaz binalı sitenin önüne geldiğimizde güvenlik Hazan'ı görmesiyle selam verdi ve bariyeri kaldırdı. Hazan'ın aracını açık otoparka bırakıp arabadan indiğimizde soğuk hava üşümeme neden oldu. Ellerimi montumun cebine koyarken titrer gibi bir ses çıkarttım.

"Hadi," dedi Hazan bana hitaben. "İçerisi sıcaktır."

"Sen çık." Dedim ellerim ceplerimde beklerken.

"Ne?" Hazan'ın ince kaşları çatıldı. "İdil yürüsene kızım. Beni tek başıma yukarı göndermeyi düşünmedin değil mi?"

Omuz silktim. "Aslında biraz öyle düşünmüş olabilirim. Aile meselenize karışmak istemiyorum."

Hazar ile karşılaşmak istemiyorum.

"İdil." Dedi Hazan sabrı tükenmek üzereymiş gibi. "Götüm dondu kızım hadi ya."

Daha fazla direnmenin bir anlamı yokmuş gibi kafamı salladım ve Hazan'ın peşine takıldım. Bina beş katlıydı ve Hazar'ın dairesi üçüncü kattaydı. Asansörden indiğimizde beyaz fayanslarla kaplı koridoru aşıp 27 numaralı dairenin önünde dikildik.

Hazan kapıya sertçe vurdu. Ben arkasında onu öylece izlerken içeriden sarsak adım sesleri geldi ve saniyeler içinde kapı açıldı.

Hazar üzerinde salaş bir tişört ve eşofmanla öylece dikiliyordu. Kıvırcığa dönük saçları mümkünmüş gibi daha da karışmış bir haldeydi. Hazar'ın yeşilleri önce Hazan'ın üzerinde dolandı sonra da benim.

Yaşadığı duraksama karşılıklıydı.

"Burada ne arıyorsunuz?" dedi kendine gelir gelmez. Kelimeler ağzından yuvarlanarak dökülüyordu. O... İçmiş miydi?

"Sen içtin mi?" dedi Hazan aynı şeyi düşünüyormuşuz gibi. Hazar yüzünü buruşturmakla yetindi.

"Uzatma Hazan. Burada ne arıyorsunuz?"

"Doruk'un yanına gitmedin değil mi?" Hazan'ın sesindeki korkuyu ben bile hissedebiliyordum. Hazar neşeden yoksun bir halde güldü.

"Gittim desem ne olacak?"

"Hazar gitmedim de."

"Benim gitmeme gerek kalmadı." Dedi Hazar rahatsız edici bir gülümsemeyle. O an bakışlarım boşlukta sallanan eline kaydı. Elinde kurumuş kan lekelerini buradan bile görebiliyordum.

"Senden nefret ediyorum! Duydun mu beni?" Hazan ben ne olduğunu anlayamadan titreyen sesiyle devam etti. "Senden tiksiniyorum adi herif."

Hazan o kadar hızlı geri döndü ki; ben ne olduğunu anlayamadan geriye doğru savruldum. Gitmeden hemen önce gözlerimin içine dolu dolu baktı. Avcumdaki anahtarı çekip gittiğindeyse aklımdaki soru işaretleriyle öylece durdum.

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt