22

736 30 0
                                    

Multi: İdil Öncü

Sevgili Marlon,

Uzun zamandır sana yazmadığımın farkındayım. Beni affeder misin en ufak bir fikrim yok ama pişman olduğumu bilmeni istiyorum. Hayatım bu sıralar fazlasıyla karmaşık bir hal aldı. Altından kalkamıyormuşum gibi hissediyorum. Sanırım gerçekte de durum bu ama kendime itiraf etmekte zorlanıyorum.

Aklımdan geçen tonla çılgınca şey var ama bilfiil olarak bunların hiçbirini yapamam. Bak, yapmam demiyorum; yapamam. Çünkü o kadar kendine güvenen biri değilim. En azından henüz...

Olayları nereden anlatmaya başlamam gerek emin değilim. Sanırım Hazar üzerinden başlasam daha iyi olacak. Sana ondan daha önce bahsetmedim çünkü... Sanırım seni onunla birazcık aldatmış olabilirim. Fiilen olmasa da duygusal olarak büyük bir hoşlantı girdabına kapıldım. İnanır mısın, bu yaşıma kadar izlediğim filmlerde ve okuduğum kitaplarda hayal ettiğim o mükemmel adamın vücut bulmuş hali gibi. Bir gülüşü var ki... Ah, özür dilerim Marlon!

Sana neden bunları anlatıyorum ki? Aslında cevap fazlasıyla açık değil mi? Normalde İmge hep yanımdaydı ama artık o yanımda değil ve uzun bir süre de olamayacakmış gibi duruyor. Şehir dışında okumanın zorluklarıyla eve çıkınca karşılaştım. Geçen yıl böyle değildi...

Sanırım İmge'yi özledim. Onunla geceleri yaptığımız konuşmaları, bana bulduğu çıkar yolları özledim. Ben... Gitmem gerek. Hemen şimdi gidip onu aramalı ve aklımdaki tüm soru işaretlerini onunla paylaşmalıyım.

Söz veriyorum yine geleceğim. Beni bilirsin, eğer bir söz verdiysem tutarım.

Sevgilerimle,

En büyük hayranın İdil Öncü.

Defteri kapattığımda yüzümde kocaman bir gülümseme vardı. Yattığım yataktan kalkarken Marlon Brando'ya içimi döktüğüm defteri başucumdaki komodinin çekmecesine tıkıştırdım. Ardından da telefonuma uzanıp rehberden İmge'ye tıkladım.

Saat onu çeyrek geçiyordu ama İmge ikinci çalışta telefonu açtı.

"Küçük fare sonunda bizi hatırladı."

"Özür dilerim." Dedim sırtımı yatağın başlığına yaslarken. Güven veren bir ses duyduğuma sevindim.

Arkadan ufak bir hışırtı yükseldi. Tahminen koltuktan kalkıp odasına gidiyordu.

"Beni bu saatte olduğuna göre bir şey olmuş. Anlat hadi."

"Bilmem." Dedim. Bir yandan kontrolsüzce gülümsüyordum. İmge'nin beni bu kadar iyi tanıması anlatamayacağım bir şekilde huzurla dolmamı sağlıyordu.

"Görüntülü arayacağım bekle." Dedi ve bir cevap bekleme gereği duymadan telefonu yüzüme kapattı. Ekrana birkaç saniye boş boş bakındım. Hemen ardında da İmge'den gelen görüntülü aramayla gülümseyip yanıtla butonuna bastım.

İmge parlak saçlarıyla karşımda bir defileden çıkmış gibi gülümsüyordu. Bir çocuk gibi saf neşeyle elini salladı. "Selam."

"Selam." Dedim yüzünü görmenin verdiği mutlulukla.

"Nerede kalmıştık?" yatağına uzanırken yüzünde o hep takındığı rahat ifade vardı.

"Seni neden aradığımda."

"Doğru." İşaret parmağını bana doğru salladı ve güldü. "Dökül bakalım ama dur kulaklıklarımı takayım. Küçük sıpa meraklanıp bizi dinleyebilir."

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Where stories live. Discover now