42

700 26 7
                                    

Multi: Bölümde geçen Sting-Shape of My Heart şarkısı.

"Hadi ama Hazan!" Hazar'ın sesli bir biçimde inlemesiyle bakışlarımı ondan kaçırdım. Sarhoş Hazan ile yürümek gerçekten zordu. Sürekli bir şeylere dokunmaya çalışıyor ve düşme tehlikesi yaşıyordu.

"Şu aynadaki şey ne?" Hazan'ın yüksek sesle konuşması üzerine gülmemek için kendimi tuttum. Hazar tahammülü kalmamış gibi bir şeyler homurdandı ve asansörün kata geldiğini belirten sesiyle birlikte dışarı çıkmaya çalıştı.

"İdil ceketimin sol cebinde evin anahtarları var. Alıp açar mısın?"

Hazar ile aramızdaki bu şey rahatsız edici olsa da karşı çıkmadım ve dikkatli bir biçimde elimi sol cebine daldırıp kastettiği anahtarlara uzandım. Kapıyı açıp onlara geçmek için alan yarattım. Hazar kendi ayakkabılarını çıkartsa da Hazan'ınkilere dokunmadı ve o şekilde odasına götürdü. Ben kapıyı kapattım ve eşikte öylece bekledim.

Birkaç dakika sonra Hazar kapıda göründü. Yorgun ve asık suratıyla elindeki ayakkabıları, Hazan'ın botlarıydı bu, ayakkabılığa bıraktı. Ardından da bana bakmaktan kaçınırcasına üzerindeki ceketten kurtuldu.

"Montunu buraya asabilirsin." Dedi sanki varlığımı yeni hatırlamışçasına. Sessizliğimi korudum ve kalın kabanımdan kurtulup askıya astım.

Hazar ağır adımlarla salona geçti ve koltuğun bir ucuna ölü misali yığıldı. Uzun bedeni koltukta garip bir şekilde asılı kalmışken gözlerimi ondan alamayarak ben de koltuğun öbür ucuna oturdum. Aramızdaki gerginlik ya benim hayal dünyamın bir ürünüydü ya da tamamen gerçekti.

"Teşekkür ederim." Dedi Hazar karşısındaki kapalı televizyona bakarken.

"Ne için?" dedim kendimi tutamadan.

Bana bakmadan, "Hazan'ı buraya getirmeme izin verdiğin için. Aklım kalacaktı öbür türlü."

Tebessüm ettim görmeyeceğini bile bile. "Rica ederim."

Sessizlik çöktü salonun ortasına. Öyle ki bu sessizlik benim bile rahatsızlık duymama neden oldu. Hazar, kapalı televizyona öylece bakıyor; ben de onu kaçamak bir şekilde izliyordum. Elimle gözlerimi ovuşturdum ve koltukta toparlanıp bacaklarımı kendime doğru çektim. Pantolon giyindiğim için şanslıydım.

"Rahat bir şeyler vermemi ister misin?" derken bile yine yüzüme bakmıyordu. İtiraz etmedim çünkü pantolondan bile bir süre sonra rahatsızlık duyacaktım.

"Olur."

Hazar ağır ağır toparlandı ve odasına gitti. Bir dakikadan kısa bir süre sonra geri döndü ve elindeki kıyafetleri bana uzattı. "Daha yeni yıkadım ikisini de. Büyük gelirse de..." duraksadı ve akşamdan beri ilk kez eğlenmiş gibi tebessüm etti. "Ki büyük gelecek. Ufacıksın."

Gözlerimi devirmemek için kendimi bir hayli sıktım. "Sağ ol ya."

Pijamaları aldım ve banyoya gittim. Bana verdiği eşofman altıyla bol sweatshirtü üzerime geçirdim. Dediği gibi gerçekten de üzerime rahat iki ya da üç beden büyük olan kıyafetlerle salonda belirdiğimde Hazar'ın gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığını gördüm. Onun keyfinin yerine gelmesi içimi biraz olsun rahatlatmıştı.

"Evet, minikmişim." Dedim sessizliği bozarcasına. Hazar dudakları birbirine basılmış halde beni onayladı ama hemen arkasından kendini toparladı.

"Odamdaki köşe takımını hazırladım. Hazan ve sen odamda uyuyun; ben burada uyurum."

"Rahatını bozduk ama..."

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Where stories live. Discover now