57

614 25 7
                                    

Multi: Hazar Acar

Hazan da Hazar da kaskatı kesildiğinde, utancımdan yerin dibine girmiş gibi hissediyordum. İkisinde de ortak bir ifade vardı: öfke.

"Bu nasıl oldu?" dedi Hazar sessizliği bozarak. Hazan sanki küçük dilini yutmuş gibi bana bakıyordu.

"Bir anda oluverdi işte. Ben de anlayamadım."

"İsteğin dışında mıydı?" Hazar o kadar ciddiydi ki, nefes almayı unutmuştum. Bu yüzden de başımı sallamakla yetindim.

"Piç kurusu." Hazar'ın çehresi sertleşirken yumruklarını sıkmaya başlamıştı. "O orospu çocuğuna gününü göstereceğim."

"Saçmalama!" dedim korkuyla. Hazan bana destek çıkmak yerine ikizine destek oldu.

"Hazar haklı. Bu yaptığı..." dikkatle yüzüme baktı. "Fazla."

"Hazan bari sen yapma!" ölesiye korkuyordum şuanda. Hazar ya da Hazan'ın, Bora ile benim yüzümden karşı karşıya gelme fikri beni dehşete sürüklüyordu.

"Ne yapma İdil?" dedi Hazan öfkeyle. "Ben ona güvenip buradan çıkıyorum. Sana karşı o yavşaklığını yapmaz diyorum ama olana bak!"

"Bir dakika!" diye araya girdi Hazar sertçe. "Bu adam yavşaktı ve sen İdil ile onu yalnız mı bıraktın?"

Hazan sessizce ikizine baktı. Harika, şimdi bir de benim için ikisi tartışacaktı. Hazan'ın dudakları aralanıp kapandı ama karşı çıkmamayı seçti. "Özür dilerim..."

"Ya çocuk ona bir şey yapsaydı!" dedi Hazar öfkeyle.

"Hazar saçmalama! Yaptığı iğrençti ama çocuğa tecavüzcü muamelesi yapmayı kesin."

"Asıl sen kes." Dedi Hazar bana hışımla dönerken. "Bu kadar saf olmayı nasıl beceriyorsun?"

"Ben saf değilim." Dedim dişlerimin arasından konuşurken. Hazar'ın yeşil gözlerine perde inmiş de kararmış gibiydi. Bana öyle dehşet verici bir şekilde bakıyordu ki; içimin titrediğini hissediyordum.

"İnan bana İdil, erkekler hakkında en ufak bir fikrin yok."

"Tamam be kızın üstüne gitme." Diye araya girdi Hazan. "Bu işle ben ilgileneceğim."

"Hazan ne olur," dedim bu defa ben bileğine yapışarak. "Bora ile bir daha benim için görüşmeni istemiyorum."

Bana küçümseyici bir bakış attı. "Onu en başında uyarmıştım."

"Lütfen." Dedim sızlanarak. "Kapandı konu."

Hazan dudaklarını birbirine sertçe bastırıp Hazar'a döndü. Gözlerindeki kararsızlık beni bunaltıyordu. "Lütfen beni dinle."

"Tamam, izin ver biraz düşüneyim." Dedi Hazan pes ederken.

"Konuşma." Dedim tekrarlayarak. "Yalvarıyorum."

"Düşüneceğim İdil." Dedi ve bileğini benden kurtarıp ayaklandı. "Ama o zamana kadar gözüme gözükmese iyi eder. Onu tüm fakültenin önünde rezil rüsva ederim."

Hızla başımı salladım. Tıp fakültesi ile Diş hekimliği fakültesi arasında oldukça mesafe vardı. Zaten Bora staj işleriyle uğraştığı için özellikle gelmediği zamanlarda karşılaşma şansımız olmuyordu.

Hazan'ın telefonu titremeye başladığında istemsizce ekrana baktım. Doruk ismini görmemle birlikte bakışlarım Hazar'a kaydı. Az önceki sert ifadesiyle Hazan'ın telefonundaki isme kilitlenmişti bu defa. Neden bu çocuk bu durumu aşmakta bu kadar zorlanıyordu?

AYNI KIYIDAN BAKALIM [ TAMAMLANDI ]Where stories live. Discover now