62. Bölüm: "Islak Kirpiklerin."

58.9K 4.4K 2.5K
                                    

Merhaba parlayanlarım. ✨

Umarım bölümü çoook seversiniz <33

Bölüm girmeden önce yıldızlarımızı bırakmayı unutmayalım.

62. Bölüm: "ISLAK KİRPİKLERİN."

İnsan, bir küçük çocukken dönüşebileceği yetişkinin nasıl birisi olduğunu merak ediyor. Hayallerin henüz gerçekleşmemişse umutsuz bir yetişkin oluyorsun, hayallerin öldürüldüyse de içindeki çocuğu hiç büyütemiyorsun; ne kadar yetişkin görünürsen görün.

Gözlerim, gördüğüm güneş ışığıyla parlıyordu, hava o kadar sıcaktı ki, saçlarım emsemi yakıyordu. Normalde kahverengi olan saçlarım güneşin doğru açıdan düşmesi yüzünden sarı gibi görünüyordu, parlıyordu. Elimi saçlarım arasından son kez geçirip başımı eğdim ve Melek'in suratına bakınca yanaklarının pembeleşmeye başladığını gördüm. Artık üç aylık olduğu için onu zaman zaman hava alması için dışarıya çıkarıyordum. Bugün de parka getirmiştim, gözlemlerime dayanarak söyleyebilirdim ki parkta oynayan çocukları izlemek onu sevindiriyordu.

Başındaki beyaz şapkayı biraz daha aşağıya çekip yüzünü güneşten korurken, "Yine parmağını emmeye başladın," dedim kendi kendime. "Bana öyle geliyor ki, acıktın."

Artık sesime tepki verebiliyordu, ses çıkarabildiği gibi. Konuştuğumu anlayıp gözlerini çevirdiğinde, babasının kopyası olan amber renkli gözlerine karşı gülümsedim. O da ağzının kenarından salya akıtırken yüzünde önce refleksi, sonra da gerçek bir gülümseme oluştu. Gülümsemesi içime dokununca gözlerim neredeyse dolmaya başladı. "Evden çıkarken yanımıza aldığımız meyveli yoğurdunu yiyelim mi Melek?"

Onu önümdeki bebek arabasına nazikçe koyduğumda huysuz bir ses çıkardı, benden uzaklaşmayı sevmemesine mutlu oldum. Bankın yanındaki torbayı açıp evde kendim hazırladığım çilekli yoğurdu çıkardım, çay kaşığını da. Parmağını ağzından çekip Melek'e azar azar yoğurdu yedirirken, "Bu park babanla yakınlaştığımız parktı," diye anlattım ona. "Bana kitap hediye etmişti, bir iddiaya girerek. Şimdi düşünüyorum da bana yakınlaşmak için böyle davrandığı çok açıkmış, o zaman pek anlamıyordum..." bunları anlatıyordum ama Melek'in benimle ilgilendiği yoktu, kaydıraktan inen çocuğa bakıyordu. "Baban şimdi itiraf etmez ama kesin o zamanlar bu kız ne kadar saf, demiştir içinden."

Ağzının kenarını parmağımla silip verdiğim lokmayı yutmasını bekledim. Çok yeni yeni anne sütünden başka şeyler de vermeye başlamıştım ona, doğal ve sağlıklı olduğu sürece. Lokmasını yuttuğunu anlayınca küçük kaşığı ağzına bir daha soktum ve yemesini bekledim. Kaşıktaki bir lokmayı yemek için bile dakikalarca bekliyordu. "Tenin çok beyaz, güneş değince hemen kızarıyorsun. Büyüdükçe bu özelliğin kaybolur umarım, yoksa kırmızı yanaklarla gezersin."

Kafasını geri çekip bir anda heyecanla ellerini kaldırmaya başladığında şaşırdım ve onun büyümüş gözbebeklerini takip ettiğimde Hazer'in buraya yürüdüğünü gördüm. Babasını fark edebilmiş, benim gibi de heyecanlanmıştı. Bu kadar uzun vakittir oturduğumuzu fark etmemiştim, ne ara işten gelmişti acaba? Yoğurtla kaşığı torbanın içine bırakırken Hazer birkaç adım daha atıp bize yaklaştı ve yanıma oturup yüzüme doğru eğilirken, "Kızımı alıp evden mi kaçtın?" Diye fısıldadı. Önce yanağımdan, ben kıkırdarken de hızlı şekilde dudağımdan öpüp geri çekildi. "Çok güzelsin, çiçek gibi kokuyorsun."

"Gracias, yeni bir parfüm deniyorum." O kafasını Melek'e çevirip heyecanla ellerini saklayan kızına uzanırken, ben de yanağımı okşayarak salak gibi gülümsedim. Hazer kızımızı koltuk altlarından kaldırarak arabasından çıkardı ve dizine oturtarak kafasındaki şapkayı aldı. Melek'e, kendi güneş gözlüğünü takarak beni güldürürken, eğilip yanaklarından, tombul ellerinden öperek de kızımızı güldürdü. Melek elleriyle gözlüğe dokunmaya çalışırken, "Gözünden çıkarıp atacak, kıracak," dedim.

KİMSESİZLER MATEMİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin