23.12.2020

4.3K 576 752
                                    

Jeon Jungkook

Seul Merkez Hapishanesi

Uiwang, Gyeonggi Province

Güney Kore

23.12.2020

Kim Taehyung

Kim Dans Akademisi

Dokseodang-ro, 45-gil

Seul, ST 1832

Taehyung,

Kendime benim bile inanamadığım bir hafta geçiriyorum. Neredeyse her gün bir mektup yazdım bu hafta. Nedenini bilmediğim bu uykusuzluğumun ve yorgunluğumun bana tek getirisi bu oldu. 

Bugün Namjoon hyung sordu hatta: "Kaç gecedir sabaha kadar yazıyorsun, önemli bir şey mi var?" diye.

"Uyku tutmuyor." Dedim sadece. Yalan da sayılmazdı. Eksik bir gerçekti sadece.

Ve şimdi, yine masa başındayım. Saat gece biri yirmi geçiyor. Kaça kadar otururum inan bilmiyorum. Lafı hiç uzatmadan anlatmaya geçeceğim o yüzden. 

Hayatımın en kötü deneyimlerinden birini o gün yaşadım.

Uyuşturucu böyle bir şeydi. Ruh haline göre tüm dünyanı şekillendirir, iyiysen sana altın tabakta sunulan bir mucize; kötüysen boğazına çöken bir karabasana dönüşür. Ya dünyanın merkezi olursun, ya da bir hiç. 

Birkaç kere uyuyup uyandığımı hatırlıyorum, ki normal şartlarda uyuşturucu beni harekete geçirirdi. Parmaklarımı birbirine sürtüşümü, damarlarımda gezen kanın sesini duyardım. Bu sefer öyle değildi ama. Her yerin kaydığını, saçma sapan rahatsız edici şeyler gördüğümü biliyorum sadece.

"Jungkook, aç şunu! Aç şu kapıyı!"

Annemin sesini duyuyordum. Su altından geliyor gibiydi ama duyuyordum işte. Tek sorun uyanamamamdaydı, gözlerimi açamıyordum bir türlü.

"Jungkook!" Sesi git gide netleşiyordu. Ağladığını duydum. 

Sonunda gözlerimi açabildim. Birden oldu. 

Başım hâlâ çok fena dönüyordu. Komodinin üzerindeki dijital saati okumaya çalıştım. Neredeyse üç saattir uyuyup uyuyup uyanıyordum.

Pek kendimde sayılmazdım. Tüm sırtım, göğsüm, bacaklarım terden sırılsıklamdı. Duvara tutunarak yataktan kalktım, düşünmeden hareket ediyordum tamamen.

Alnımı kapıya yasladıktan sonra kilidi çevirdim, bu sesle beraber annemin bağırışı kesildi. Ben kilidi açar açmaz kapı kolu indi.

"Jungkook!" Kapıyı ittiğinde düşmemek için duvara tutundum. Işığı açtı. 

Annem zeki bir kadındı, Taehyung. Çoğu zaman bir şeyleri görmezden gelmeyi, üzerime çok düşmemeyi tercih etse de aptal değildi.

Yüzümü tutup terden sırılsıklam olmuş saçlarımı geriye yatırırken beni kendine bakmaya zorladı. Hayatımda ilk kez görüyordum bu surat ifadesini.

Annemi bir kez bile hayal kırıklığına uğratmamıştım. O ana dek.

Şok, acı, korku, öfke ve üzüntü. En çok da hayal kırıklığı.

Konuşmak istedim ama ne başımın dönmesi duruyordu, ne dudaklarımı aralayabiliyordum. Gözlerim bile kayıp duruyordu, hâlâ çıkamamıştım etkisinden.

"Jungkook?" Adımı ilk kez böyle bir tonda duyuyordum. İnanamıyormuş gibi çıkıyordu sesi, soru sorar gibiydi. Korku doluydu.

Gözlerim kapandı. Tekrardan açtım.

Cockeye's Song | TaekookWhere stories live. Discover now