Jeon Jungkook
Seul Merkez Hapishanesi
Uiwang, Gyeonggi Province
Güney Kore
31.05.2021
Kim Taehyung
Kim Dans Akademisi
Dokseodang-ro, 45-gil
Seul, ST 1832
Taehyung,
Bugün uzun zaman sonra Jimin'le görüştük.
Sonunda filmle ilgili en önemli kısımlar bitmiş, galasıydı, ilk gösterimiydi derken hayatının en yoğun haftalarını geçirdiğini söyledi. Seyirciler de bayılmış, çok fazla olumlu geri dönüt aldıklarını, ofisinin çelenk ve demet demet tebrik çiçekleriyle dolu olduğunu söyledi. Yine de bunların hiçbirini nispet yapar gibi anlatmıyordu elbette, hatta aksine yüzüne baktığım zaman suçluluğu gördüm. Ondan anlatmasını istediğim için utanıyor gibiydi. Zaten kısa bir süre sonra lafı bana getirdi. Benden konuştuk, ne yazık ki.
Ne konuştuğumuzu anlatamayacağım için doğrudan anlatmaya devam edeceğim, kaldığım yerden, her zamanki gibi.
Eve dönerkenki yolculuğumuz, Sejun'la o güne dek yaptığımız en ağır yolculuklardan biriydi. Hiç konuşmadık, ben biraz uyuklar gibi oldum ama uyumadım. Binaya girdiğimizde de basamakları ağır ağır çıktık, kapıyı açıp bana yol verdi. Doğrudan yatak odasına geçtim, yatağın bana ait olan tarafına kendimi bırakıp dizlerimi kendime çekerek iyice kıvrıldım. Konuşacak enerjim de yoktu, isteğim de.
Birkaç saniye sonra benimkinin hemen yanına kıvrılan bedeni hissettim. Sejun, bana sarılmadı. Elimi tutmadı. Sadece yanıma uzandı ama ben yan döndüğüm ve cenin pozisyonunda olduğum için sırtım ona dönüktü, yüzünü göremedim.
"Neredeydin?" Diye sordu sessizce. "Geceyi dışarıda mı geçirdin? Jimin?"
Sesinde suçlar bir ton yoktu, o an bana annemi soramayacağı için lafı başka bir yere çekmek istemişti yalnızca. Bunun farkında olmama rağmen rahatsız olmadan edemedim.
"Bunu konuşmanın sırası mı?" diye sordum ben de yanıt olarak.
"İyi olup olmadığından emin olmak istedim sadece." dedi, Sejun durduk yere ona çıkışıp durmama alışmıştı artık.
"Değilim," dedim. "Nasıl olabilirim ki? Ne biçim soru bu?"
Yavaşça sırtımı sıvazladı. "Senin için yapabileceğim bir şey olursa söyle, ben buradayım."
Sejun, onunla geçirdiğim her dakikayı bana zehir ediyordu ve bu beni delirtiyordu, çünkü bilerek yaptığı bir şey değildi. Beni sevdiği için benimle ilgileniyor, ne yaparsam yapayım benim gibi bir pisliğe dönüşüp sinirini benden çıkartmıyordu. Sejun ne yazık ki muhteşem biriydi ve bunu kaldıramıyordum işte.
Bu yüzden cevaplamadım, ağlamak istedim hatta. Gözlerimi sıkıca kapadım. Dakikalarca sırtımı sıvazlamaya devam etti. En sonunda kendimi biraz toplayıp konuşmaya karar verdim.
"Eski bir arkadaşta kaldık." dedim sessizce. "Jimin de benimleydi."
Kim olduğunu sorgulamadı, yine de sormak istediğini hissedebiliyordum. Sırtımdaki eli daha da yavaşladı. "Şimdi nerede? Neden yalnızdın?"
"Hava almaya çıktım, kimseyi istemedim."
"Anladım."
Üzerine konuşmadık, sırtım ona dönük bir şekilde cenin pozisyonunda kıvrıldığım için yüzünü göremiyordum. Artık rahatça toplanabilecek boyda olduğu için yüzüme gelen saçlarımı düzeltip şakağıma dudaklarını bastırdı.
YOU ARE READING
Cockeye's Song | Taekook
FanfictionBu mektuplarda yazacağım şey ise, seni on iki yıl öncesine götürmekle başlayacak. 2008 güzüne. Sana bizim hikayemizi anlatacağım. En başından. Hatırladığım tüm detaylarıyla, en önemli kısımlarıyla. Yaşadıklarımızı bir de benim, o çaresiz ve belalı ç...