15.08.2021

3.3K 473 730
                                    

Jeon Jungkook

Seul Merkez Hapishanesi

Uiwang, Gyeonggi Province

Güney Kore

15.08.2021

Kim Taehyung

Kim Dans Akademisi

Dokseodang-ro, 45-gil

Seul, ST 1832

Taehyung,

Bugün anlatacaklarımı çoktan tahmin ettiğini düşünüyorum.

Aslına bakarsan bence, her ne kadar şu anda hikayemizin yükseliş kısmını yazıyor olsam da -ki neredeyse en tepesindeyiz artık, bir noktadan sonra yavaş yavaş düşüşe geçmem gerekecek- bugün yazacaklarım benim daha öncesinde verdiğim birkaç seçimin en büyük sonuçlarını kapsıyor. Hâlâ her şeyin bu kadar birbirine bağlı olmasına şaşırabiliyorum.

O an da öyleydi. Şaşkındım, korkmuştum, berbat hissediyordum ama mecburen kendimi toparladım. Birkaç saniye nefes almaya çalıştım, ıslak yanaklarımı sildim ve tekrardan restorana girdim. Masaya yanaştıkça avuç içlerim karıncalanıyor gibiydi.

Anında bana döndünüz, senin rengin atmıştı ama belli etmemeye çalışıyordun. Eunbi şaşkınlık içerisindeydi, gergin görünüyordu. Meraklı gözlerle baktınız bana.

"Neler oluyor?" diye sordu yüzümün halini görünce bana bir peçete uzatan Eunbi. "Ne oldu böyle birden?"

Çabucak bir yalan uydurmak zorundaydım, senle benden şüphelenmemesi için bir şeyler söylemem lazımdı.

Odağı senden çekmek zorundaydım.

Gözüm tabağımın kenarındaki telefona takıldı. Onu oraya bırakmamıştım ki, cebimdeydi.

O anda zihnimde onlarca yıldırım çaktı, Taehyung. Tahmin ettiğim gibi olup olmadığını anlamak için bir Eunbi'ye, bir telefona baktım. 

Bana kalmadan konuştu.

"İyi misin, Jungkook?"

"Telefonum..." dedim. "Sejun telefonuma baktı, değil mi?"

Duraksadı, yerinde hafifçe kıpırdandı sonra. Nasıl yapmıştım böyle bir aptallık?

"Sen giderken sandalyene düşürmüşsün, öyle bir anlığına eline aldı... Sonra da kalktı zaten..."

Sana yazdığım mesajları görmüştü.

Olay sadece bizi duyması değildi, Sejun oraya kadar onu zaten aldattığımı bilerek gelmişti.

"Neler oluyor?" diye sordun sen de ayak uydurmak için, ama aslında bunu ne konuştuğumuzu merak ettiğin için soruyordun.

"Sejun'u aldatıyorum." dedim, şak diye. Uzatmanın bir anlamı yoktu, evirip çevirmeden, konuyu senden olabildiğince uzaklaştıracaktım. Eunbi ellerini ağzına kapadı.

"Ne?"

"Az önce hakkında konuştuğumuz kişiyle." diye devam ettim, sen de kendini şaşırmaya zorladın. Aynı Eunbi gibiydin, tek farkınız, benim seni direkt olarak okuyor oluşumdu. Şaşkından çok rahatlıyor gibiydin, bir yalan uydurduğum ve Eunbi'nin öğrenmesini engellediğim için yani.

"Sen bunu biliyor muydun da o kadar üzerine gittin?" Diye sordu sana Eunbi. Başını iki yana salladın.

"Öğrendiği için de kavga ettik, ayrıldık. Nasıl öğrendiğini anlayamamıştım sadece... Mesajları görmüş demek ki." Sinirlerim bozuktu, bacağımı sallamadan oturamıyordum bile. Eunbi'nin yüzünde çok rahatsız edici bir ifade vardı. Benim orada olmamı istemiyordu.

Cockeye's Song | TaekookOnde as histórias ganham vida. Descobre agora