03.05.2021

3.7K 559 188
                                    

Jeon Jungkook

Seul Merkez Hapishanesi

Uiwang, Gyeonggi Province

Güney Kore

03.05.2021

Kim Taehyung

Kim Dans Akademisi

Dokseodang-ro, 45-gil

Seul, ST 1832

Taehyung,

Bugüne dek yazmakta en çok zorlandığım ve gözümü en çok korkutan mektuplardan birini aradan çıkartmak beklediğimden daha zor oldu benim için. Bir önceki mektubu yazmak günlerimi aldı, başına oturdum, kalktım, yapamayacak gibi olunca bıraktım... En sonunda ne yazdığımı kontrol bile edemeden katlayıp gönderdim. Üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin bir türlü aşamıyorum hâlâ bu durumu. Bu yüzden sonraki birkaç mektubum da çok iç açıcı türden olmayacak, gerçi sana yazdığım mektuplardan kaç tanesi iç açıcı türdendi zaten? Bizim hikayemiz ne zaman iç açıcı oldu ki?

Her neyse, lafı dolandırmadan anlatmaya devam ediyorum.

Gözlerimi açtığımda başımda inanılmaz bir ağrı vardı, ensemden başlayıp tüm yüzümü, kafamı sarıyordu bu ağrı. Bir anlığına nerede olduğumu, neler olduğunu anlayamadım. Oda karanlıktı, gözlerimin buna alışması birkaç saniyemi aldı. Dirseklerimin üzerinde doğruldum, birden tanıdım. Bulunduğum odayı yani.

Senin odandaydım. 

İyice doğrulup ayaklarımı yataktan sarkıttım, ağrının sadece başımda değil tüm vücudumda olduğunu o zaman fark ettim. Kaskatıydım.

Sonra, kâbus sandığım tüm gerçekler zihnime doldu.

Annem... ölmüştü. Gerçekti. Hepsi yaşanmıştı.

Bu farkındalık baştan aşağı buz kesmeme sebep oldu. Ne yapacağımı bilemedim, ağlamak istiyordum ama bir anlığına onu bile yapamadım. Dirseklerimi dizlerime yaslayıp ellerimle yüzümü sıvazladım, felaket bir histi bu. Düşündükçe, hatırladıkça nefesim daha da daralıyordu. Derin nefes almaya çalıştım fakat ciğerlerim bana ihanet etti. Odadaki oksijen yetmiyor gibiydi, göğsümü havayla doldurmayı bile beceremiyordum. 

Elimle boynumu ovdum, o sırada ağlamaya başladım zaten. O an ilk kez, ölen ben olmalıydım diye düşündüm. Annemi gördüğümde bile bunu düşünmemiştim, ama hissettiğim şey buydu. Abartmak ya da kendimi acındırmak için değildi hiçbiri, kendimi düşünemiyordum zaten. Tek bildiğim olması gerekenin bu olduğuydu.

Yüzümdeki ellerimi saçlarıma geçirmiş hıçkıra hıçkıra fakat ses çıkarmadan ağlarken nefes almak için çabalamıyordum bile. Kıpkırmızı olduğuma emindim. O şekilde, sadece panik ataktan dolayı ölmemin pek mümkün olmadığını şu an biliyorum, ama yaşarken öyle gelmiyor. Her an ölebilecekmiş gibi hissediyorsun ister istemez. Ben de öyle hissediyordum. Kalkıp sana seslenebilirdim, bana yardım etmeni isteyebilirdim ama yapmadım. O durumda olmak hak ettiğim bir şeymiş gibi geldi.

Nabzım kulaklarımda, boynumda, vücudumun her yerinde atarken kendimi yatağa geri bıraktım. Bacaklarımı iyice kendime çekip cenin pozisyonu aldım, olabildiğince küçülmek, mümkünatı varsa o an orada yok olmak istiyordum çünkü.

Yine de korkuyordum ve her ne kadar ben yaşamayı istemesem de, vücudumun istediği kesindi. Göğsüm ağrıdığı, ayrıca nefes alamadığım için bir elim istemsizce tişörtümü sıkıca kavramıştı. Yakasını genişletmeye çalışıyordum, bir işe yarayacakmış gibi.

Cockeye's Song | TaekookOnde as histórias ganham vida. Descobre agora