22.01.2022

2.8K 413 152
                                    

Kim Taehyung

Kim Dans Akademisi

Dokseodang-ro, 45-gil

Seul, ST 1832

22.01.2022

Jeon Jungkook

Jungkook,

Bugün masa başına erken oturdum, saat sekiz. Normalde, yazmaya başladığımdan beri tıpkı senin gibi gece yarısı oturuyordum masaya ama bugün yemek yer yemez defteri aldım elime. Girişi hiç uzatmadan -çünkü daha iki gün önce sana hayatımda neler olduğunu koca bir mektupta anlattım- anlatmaya kaldığım yerden devam edeceğim.

Gözlerimi açtığımda hastanedeydim.

Kendime gelmem birkaç saniyemi aldı, tepemdeki rahatsız edici beyaz floresan lambanın yaydığı ışık bile gözlerime iğneler batıyormuş gibi hissetmeme sebep oldu. Hafifçe dirseklerimin üzerinde doğrulup etrafı inceledim.

Normal bir hastane odası değildi, etrafı perdelerle çevrili ufak bir alandı. Bir hasta yatağında yatıyordum, kafamı çevirip soluma baktığımda yatağın biraz ilerisindeki sandalyede oturan Jimin'i gördüm. Kollarını göğsünde bağdaştırmış, uyuyakaldığı için başı öne düşmüştü.

Boğazımı temizleyerek, "Jimin," diye seslendim. Tetikte uyuduğundan olsa gerek anında sıçrayarak uyandı.

"Taehyung?" Rahatlamayla bir iç çekti. "Sonunda uyandın, iyi misin?"

"Ben..." Yaşanılanları elbette oldukça net bir şekilde hatırlıyordum, hiç istemediğim kadar netti hem de her şey. "İyiyim, evet. Kaç saattir yatıyorum? Saat kaç?"

Jimin telefonunu cebinden çıkarıp saate baktı. "Sekize geliyor."

Tahmin ettiğimden çok daha iyiydi, iki saattir falan baygın olduğum anlamına geliyordu bu.

"Kahvaltı ettin mi?" diye sordum. "Seni de çok uğraştırdım..."

"Kahvaltı mı?" Jimin neredeyse gülecekti. "Saat akşam sekize geliyor, Taehyung. On iki saatten fazladır baygınsın."

Duyduklarımla tamamen doğrulup sırtımı yattığım yastıklara yasladım, açlıktan ve muhtemelen ani hareket ettiğim için başım döndü. "Ne?" dedim. "Dalga mı geçiyorsun? Neden kendi kendime uyanmamı bekledin, uyandırmalarını isteseydin ya? Bunca saattir başımda mı oturuyorsun?"

"Sakin ol bir," Jimin şişmiş gözlerini ovdu, yorgun görünüyordu. Kendimi iyice kötü hissetmeme sebep oldu bu. "Evet, bunca saattir başında oturuyorum ama tabii ki seni zorla uyandırmalarını istemezdim. Eve geldiğimde seni öyle bulmak beni o kadar korkuttu ki gerekirse günlerce beklerdim."

Jimin'de evin yedek anahtarı vardı, yanıma temelli taşındığın ilk zamanlar bir şey olursa diye bir anahtar ona, bir anahtar Yoongi'ye vermiştik. Yanağımın içini ısırdım, ne halde olduğumu düşünemiyordum bile.

"Çok teşekkür ederim Jimin." dedim. "Hakkını nasıl öderim bilmiyorum..."

"Saçma sapan konuşma." Derin bir nefes aldı. "Neler oluyor, Taehyung? Neydi sabahın o saatinde o halin?"

Sorusunu cevaplamadan önce duraksadım, aklımda başka bir şey vardı. "Jungkook'a... haber verdin mi?"

"Denedim." dedi. "Birkaç kez aradım ama telefonu kapalıydı, hâlâ dönmedi. Uyandığını söylemek için arayacağım birazdan ama telefonu açık olsa aramalarıma dönerdi. Böyle bir durumu mesajla da iletmek istemedim. Geri dönünce konuşacağım."

"Hayır," dedim çabucak. "Hayır, arama. Aramalarına geri dönerse de... Lütfen ona bahsetme." Gözlerim anında yanmaya başladı. "Bilsin istemiyorum."

Cockeye's Song | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin