06.06.2021

3.8K 551 365
                                    

[Tw// bıçak, oldukça ciddi ölüm ve intihar bahsi.]

Jeon Jungkook

Seul Merkez Hapishanesi

Uiwang, Gyeonggi Province

Güney Kore

16.06.2021

Kim Taehyung

Kim Dans Akademisi

Dokseodang-ro, 45-gil

Seul, ST 1832

Taehyung,

Aslında birkaç gün daha yazabilmemin mümkün olacağını sanmıyordum ama bir şekilde, kendimi yeniden sayfaları bitmek üzere olan bu defterin başında buldum. Yenisine ihtiyacım olduğu kesin.

Bugün koğuşta değilim, revirden yazıyorum sana. Sabah elimi yüzümü yıkarken düştüm, burnum epey kanadı, alnımda da bir bandaj var. Bir süreliğine 'dinlenmeme' izin verdiler, sanki koğuşta yatmak dışında yaptığım bir şey varmış gibi... Başka bir odada hapis olmaktan farkı yok bunun da, sadece camı ön bahçeye bakıyor, bir de yalnızım. Hepsi bu.

Defteri getirtmek de zor oldu, sanki inanılmaz zor bir şey istemişim gibi bir ton laf yedim ama bunlar bana işlemiyor artık, azar ya da dayak yemek, hakarete uğramak benim için hiçbir şey. Sıradan bir rutin gibi, bazen sebebi bile olması gerekmiyor. En basitinden buraya ilk geldiğimde, daha ilk gecemden ölesiye dayak yemiştim. Bir sebebi yoktu. Tipimi beğenmemişlerdi, uzun saçlı, piercingli, dövmeli bir tiptim sonuçta. Pek alışılageldik bir durum değildi yani. Böyle o kadar çok kez dayak yedim ki Taehyung, saymamın imkanı bile yok. Fakat başlarda, bunu hak ettiğimi düşünüyordum. Yaptığımın cezasıydı bu, üstüne üstlük bilerek karşılık vermez, mermer zeminde cenin pozisyonunu almış ardı ardına tekmeler yerken beni öldürmelerini dilerdim. Keşke, derdim hep. Keşke şu an, burada ölsem.

Ama bir işe yaramadı, her zaman olduğu gibi Tanrı yine dualarıma sırt çevirdi, ne kadar dilersem dileyeyim her dayaktan sağ çıktım. Gerekse kırık bir kol ya da bacakla, gerekse morluklardan ve kandan tanınamayacak bir yüzle. Hayatta kaldım.

Ve bir şekilde, sanki bu mektupları yazmak benim nihai amacımmış gibi bir hisse kapıldım, saçma olduğunu biliyorum, evet, fakat içimden bir his beni duyduğunu söylüyor. Cevap vermiyorsun, muhtemelen hiçbir zaman vermeyeceksin ama oradasın. Orada olmalısın. Çünkü değilsen, muhakkak haberim olurdu, değil mi? Posta kutun dolup taştığı için belki postacı sana mektup getiremeyeceği haberini verirdi, bana da yazmayı kesmemi söylerlerdi, değil mi, Taehyung?

Bilmiyorum.

Sadece kendimi kandırıyorsam da bu saatten sonra yapabileceğim bir şey yok. Hiç değilse denemiş oldum, neyi dersen eğer... Buna da verecek bir cevabım yok. Bunca senenin yükünü sana neden tekrar taşıtmak istiyorum bilmiyorum, belki ölmeden önce bana olan nefretini azaltmak istiyorumdur, belki de gerçekten bencilimdir. Senin muhtemelen tamamen unutmaya çalıştığın tüm bu anları ben bir kez daha hatırla istiyorumdur. Beni unutma istiyorumdur.

Açık sözlülüğüm için özür dilerim, yıllardır birbirini görmemiş, en kötü sonlardan birine mahkum olmuş iki insan için fazlaydı sanırım söylediklerim. Yine de artık umursamıyorum, kaybetmekten korktuğum hiçbir şeyim yok. Bir tane bile.

Lafı fazla uzattım, kaldığım yerden devam ediyorum anlatmaya.

Taksiye bindiğimde sakinleşip biraz da kendime gelmiş olabileceğimi düşünüyorsan eğer, tamamen yanılıyorsun. Dikiz aynasındaki yansımama denk geldiğimde bile belliydi bu durumun bir dönüşünün olmadığı. Gözlerim kıpkırmızıydı, kan oturmuştu beyazına. Yüzüm sapsarı, dudaklarım neredeyse renksizdi. Taksiciyle aynadan göz göze geldik, sessizce nereye gideceğimizi sordu. Evin adresini verdim.

Cockeye's Song | TaekookWhere stories live. Discover now