01.10.2020

4.9K 663 876
                                    

Jeon Jungkook

Seul Merkez Hapishanesi

Uiwang, Gyeonggi Province

Güney Kore

01.10.2020

Kim Taehyung

Kim Dans Akademisi

Dokseodang-ro, 45-gil

Seul, ST 1832

Taehyung,

Bugün neyi anlatacağımı bildiğini düşünüyorum, hepsini hatırlamıyorsun muhtemelen, ama biliyorsun. Hem de çok iyi bir şekilde.

Ama işlerin benim açımdan nasıl değiştiğini, hayatımın en büyük dönüm noktalarından birine nasıl geldiğimizi bir de benim gözümden dinle istedim.

Eve geldiğimizde sessizce kapıyı açıp içeri girdin, seni takip ettim. Kendimi o kadar tuhaf ve rahatsız hissediyordum ki, bir an önce iyileşip gitmek istiyordum buradan.

Salonun ortasında, koltuğa çökmüş ve stabil bir ifadeyle duvarı izleyen Yoongi'yi gördüğümüzde anahtarı masanın üzerine bıraktın. "Hoşbulduk, Yoongi."

Bir metre kadar uzağında duruyor, sessizce etrafı inceliyordum. Bana emir vermeni bekliyordum sanki. Yabancı birinin yanındaymışım gibiydi.

Yoongi hiç oralı olmadı. O sırada elindeki televizyon kumandasını fark ettim. Sıkıca tutmuştu kumandayı.

"Yoongi." diye tekrarladın, zaten keyifsiz olduğun her halinden belliydi. Sesine de yansımıştı bu elbette. "Kiminle konuşuyorum?"

Yoongi bize dönmeden, "Seokjin." dedi. Gözlerimi sıkıca yumdum. Bu bir şaka mıydı?

"Ne olmuş Seokjin'e?" Çantamı yere, koltuğun kenarına bıraktıktan sonra Yoongi'nin önüne geçip ellerini gözlerinde salladın. "Kötü bir şey mi oldu? Konuşsana."

Yoongi cevap vermeyince ben girdim araya. "Uyuşturucu baronuymuş. Hapse atmışlar. Haberlerde gördüm ben de."

Bir bana bir Yoongi'ye bakarken koltuğa çöktün. "Ne?"

"Dalga mı geçiyorsun? Bir hata olmalı, Jin hyung asla-..."

"Doğru." dedi Yoongi sonunda bakışlarını televizyondan ayırırken. Sana döndü. "Öyleymiş. Kara borsada da çok parmağı varmış. Yıllarca çıkmaz diyorlar, Taehyung. İmkansız diyorlar."

O kadar şaşkındım ki. Nasıl olmuştu bu? Siz onu nereden tanıyordunuz, ve ne kadar yakındınız ki yıkılmıştınız böylesine?

Ellerini saçlarından geçirip dirseklerini dizlerine yasladın, yüzünü ovdun. "Bir bu eksikti."

"Onu hiç tanımıyormuşum." dedi Yoongi, boş bir sesle. "En yakın arkadaşım dediğim adamı biraz olsun tanımıyormuşum ben."

Dudaklarım istemsizce o şeklini aldı. Yoongi'yi ömrümde taş çatlasın beş kez ağlarken gördüm, ilki de o akşamdı zaten. Ağlamaya başladığında onu tutup kendine çektin, başını omzuna yaslamasını sağladıktan sonra sıkıca sarıldın.

Orada olmam doğruymuş gibi gelmediği için sessizce çıktım salondan. Merdivenleri tırmanıp son basamağa çıktım, oraya oturdum.

Yoongi o şekilde saatlerce ağladı. Sen de onu teselli ettin. Her bağırıp çağırışında, kendine sinirlenişinde sakinleştirdin.

Saat biri geçtiğinde oturmaktan belim ağrıdığı için ayaklandım. Sigara içmek istiyordum ama evi tam olarak bilmiyordum, tek bildiğim senin odandaki balkondu. Bir tane içip geri dönecektim.

Cockeye's Song | TaekookOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz