18.12.2020

4.4K 585 575
                                    

Jeon Jungkook

Seul Merkez Hapishanesi

Uiwang, Gyeonggi Province

Güney Kore

18.12.2020

Kim Taehyung

Kim Dans Akademisi

Dokseodang-ro, 45-gil

Seul, ST 1832

Taehyung,

Normalde bugün yazmayı düşünmüyordum, yani geçen gece neredeyse sabaha kadar oturduğum için birkaç gün ertelerim yazmayı demiştim fakat kendimi yine burada buldum. 

Nedenini bilmiyorum, amacımın bir an önce yazıp kurtulmak olmadığının farkındayım çünkü her ne kadar senden hiçbir yanıt alamasam bile yazmaya çok alıştım. Sana yazmaya başlamadan önce burada günlerimi nasıl geçirdiğimi hatırlayamıyorum bile şu anda. Fakat içime yavaş yavaş yayılmaya başlayan yeni bir korku var artık. 

Mektupların sonuna gelmek.

Yaşadıklarımız bir hız treni misali inişli çıkışlı olduğu ve tam şu anda tırmanış kısmını anlattığım için bir şekilde yazıyorum, asıl sorun düşüş kısmını yazabilmek. Ne yapacağım, yapabilecek miyim onu bile bilmiyorum.

İşin komik kısmı, bu mektupları yazmaya başladığımda bu kadar ilerleyebileceğimi bile düşünmemiş olmam aslında. Hatta ilk başladığımda, birkaç mektup biriktirip sonra pes ederim sanıyordum. 

Ama olmadı. Konu sen olunca yine yarıda bırakamadım bunu bile.

Çizgiyi aşıyorum sanırım, özür dilerim. Mektupların içerisinde geçmişten bahsettiğim için o zamanki hislerimi yazarken böyle hissetmiyorum, fakat inanır mısın... Yazdığım bunca mektup boyunca en çok zorlandığım kısımlar hep girişler oldu. Şimdiki seni tanımıyor gibi hissediyorum kendimi çünkü. Sana nasıl hitap etmem gerektiğini, ne söylemem gerektiğini bilmiyor gibi.. O yüzden genelde doğrudan mektuba geçmeye çalışıyorum. Kaçıyorum bir nevi.

Bunu kabul de ediyorum, gördüğün üzere. Şimdi de aynını yapacağım. Lafı çok uzatmadan anlatmaya devam edeceğim, çünkü işlerin gerçekten kızıştığı noktaya gelmek üzereyiz.

Sana okulu dar edeceğimi söyleyip yanından ayrıldıktan sonraki birkaç dakikayı hayal meyal hatırlıyorum. Kendim bile inanamamıştım bu yaptığıma. Sana ne kadar öfkeliydim ki böyle birine dönmüştüm? Daha ne kadar zarar verecektin bana? 

Gelebileceğimiz son nokta bu, diye düşündüm. Dahası yok. Beni, en nefret ettiğim insan tiplerinden birine dönüştürüyor. Ötesi yok.

O gece eve dönmedim. Sejun'a müsait olup olmadığını sordum, hiç sorgulamadan gelebileceğimi söyledi. Ben de ona gittim. 

Stüdyosunun önünden geçtim, ışıkları kapalıydı. Doğrudan bir üst kata, evine çıktım ben de. Aşağıdaki barın müziği oraya kadar ulaşıyordu.

Zili çaldım, kapı birkaç saniye içerisinde açıldı. Sejun üzerini değiştiriyordu. Giydiği beyaz gömleğin düğmelerini iliklemekle meşguldü.

Düşünmeden hareket ettim. Sözde bir hafta öpüşmemiz yasaktı ama kapıyı açar açmaz yapıştım dudaklarına.

Sejun hızlıca kavradı beni. Gömleğinin düğmelerindeki ellerinden biri sırtıma gitti. Ayağımla kapıyı itip kucağına çıktım.

Genelde onu kucaklayan ben olduğum için buna pek alışık değildi, şaşkın fakat halinden memnun bir ifadeyle ayırdı dudaklarını benimkilerden bir eliyle bacaklarımı beline sabitlerken. "Neye borçluyum bunu?"

Cockeye's Song | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin