21.11.2021

4.5K 502 1.7K
                                    

Kim Taehyung

Kim Dans Akademisi

Dokseodang-ro, 45-gil

Seul, ST 1832

21.11.2021

Jeon Jungkook


Jungkook,

Nasıl başlamam gerektiğini, ne yazabileceğimi bile bilmiyorum. 

Şu anda bu kalemi nasıl tuttuğum hakkında hiçbir fikrim yok.

Kafamı toparlayamıyorum, bir cümle yazıyor, dakikalarca önümdeki kağıda bakıyorum sonra. Saatlerdir onlarca kağıt harcadım, hepsini yırtıp attım iki üç cümleden sonra. Belki bunu da yırtarım birkaç cümle daha yazıp, bilmiyorum.

Nereden tutsam elimde kalıyor.

Sanırım senin bunca mektup boyunca yaptığını yapıp her şeyi sırayla anlatsam daha kolay olur, aksi taktirde üzerimden bu şoku atmam mümkün değil çünkü.

Dün, öğlen ulaştı bana mektubun. Elli yedincisi.

Bana tam olarak elli yedi mektup yazdın.

Ve ben hepsini, daha ilk geldikleri günden itibaren okudum. Tüm bu okuma sürecimden bahsetmeyeceğim sana elbette ama tahmin ediyorsundur yaşanılanları. Kimi zaman ne kadar ağladığımı, sinirlendiğimi, hayal kırıklığına uğradığımı...

Senin gözünden nasıl bir insan olduğumu öğrenmemi.

Yine de, bunca şeyden sonra bende ne sana yanıt verebilecek bir yürek, ne de seninle karşılaşabilecek bir güç yoktu. Hiç olmadı. Ben de bu yüzden sessizce yazdıklarını okudum, otuz yedi senelik hayatım boyunca kendimce gösterdiğim en büyük direnişlerden biriydi bu. Ve çok kararlıydım seninle asla, hiçbir şekilde görüşmeyeceğime dair.

Fakat geçen günlerde, Jimin ulaştı bana. 

Yıllardır bir kez bile bu tarafa geldiğini görmemiştim, bırak Seul'ü, yakın mühitlerde bile karşılaşmamıştık bir kez olsun. Bu yüzden onu akademinin kapısında gördüğüm an kalakaldım, elim ayağım boşaldı. Kanım çekildi. Ne zaman gerilsem, karnımda oluşan o huzursuz ağrıyı hissettim.

"Girebilir miyim?" diye sordu bana, yüzüme bile bakmadan. 

"Burada konuşsak daha iyi." dedim ben de, çünkü yapamazdım Jungkook. Hiçbir şey olmamış gibi onu içeri davet edemezdim.

"Jungkook'un mektuplarını alıyor musun?" dedi, doğrudan. Korkunç bir andı, nefesim daraldı resmen.

"Evet." dedim yine de. Saklamanın bir anlamı yoktu çünkü.

"Seni bir kez olsun görmek istiyor." dedi o da, tüm vücudumu bir titreme sardı. Nasıl isterdin böyle bir şeyi, Jungkook? Hangi yüzle, nasıl?

"İyi günler, Jimin." Kapıyı yüzüne kapatacağım esnada beni durdurdu. "Lütfen, Taehyung!" dedi. "Gerçekten, sana söyleyecekleri varmış, özür dilemek istiyor."

"İşe yararmış gibi..." derken güldüm çünkü sinirlerim bozulmuştu. 

"Taehyung." Kapıyı biraz zorladı. "Sana ne yapman gerektiğini söyleyecek, bir şeyleri düzeltmeye çalışacak bir konumda da durumda da değilim. Jungkook bunca yıl sonra benden ilk kez bir şey istedi, ben de sana ileteceğimi söyledim. İsteğini yerine getirmek için. Yoksa ikinizin..." Durdu, ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. Tıpkı benim gibi. "Görüşmesini ben de istemiyorum, ama bu farklı bir durum. Ve senin hiçbir suçun yokmuş gibi davranma. Tek taraflı bir özür dilenmemeli."

Cockeye's Song | TaekookWhere stories live. Discover now