25.10.2021

3.3K 442 319
                                    

Jeon Jungkook

Seul Merkez Hapishanesi

Uiwang, Gyeonggi Province

Güney Kore

25.10.2021

Kim Taehyung

Kim Dans Akademisi

Dokseodang-ro, 45-gil

Seul, ST 1832


Taehyung,

Bugün yine, oldukça sıradan bir gündü. Tek değişiklik akşam üzeri uyuyakaldığım esnada rüyamda annemi görmem oldu. Yıllar sonra, ilk kez.

Kelimenin tam anlamıyla gözyaşları içerisinde uyandım, neredeyse yüzünü bile unutmaya başladığımı düşünüyorum çünkü artık. Fakat rüyamda öylesine canlıydı ki kaldığım yerden devam edebileyim diye tekrar uyumaya çalıştım, ne yazık ki bir işe yaramadı. Uyumuşum ama rüyamın devamını göremedim, hazır uykum açılmışken yazmaya devam etmek istedim o yüzden.

Ertesi gün de dahil, tam bir ay boyunca çalıştığın her gün seninle birlikte akademiye gidip geldim.

Bahsettiğin şerefsizi gördüğüm an anladım o olduğunu, sen de anında koluma asıldın bir terslik çıkartmamam için. Adam bir sana, bir bana, bir de sıkıca tuttuğun koluma baktı. Muhtemelen öldürecek gibi baktığımdan kim olduğumu çabucak anladı. Kendimi tutamayıp sessizce küfrettiğim, tabii duyacağından emin olduğum bir tondaydı. 

Korkağın teki olduğundan olsa gerek, zaten beni ikinci ya da üçüncü görüşünden sonra kafasını çevirip bize bakmadı bile. Yine de bir ay boyunca seni işe bırakıp işten almadığım neredeyse hiç olmadı. Bu esnada, Jimin'le dehşet büyük bir tartışma içerisine girerek, okulu dondurdum  Yarı zamanlı başka işlere başvurdum, iki tanesinden kabul aldım. Senin işten çıkacağın hafta ben de diğer iki işime daha başladım. Haftanın altı günü çalışmaya başlamış oldum böylece.

Pizzacının yanı sıra bir tavuk restoranında da kuryecilik yapıyordum, diğer işimse yirmi dört saat açık bir marketteydi, genelde gece vardiyasını alıyordum orada, hem gelen giden çok olmadığından, hem programıma uydurabilip de çalışma saatini anca doldurabildiğim tek iş olduğundan. 

Ve çok yoruluyordum, doğal olarak.

Önceden pizzacıda çalışırken doldurmam gereken saatleri haftanın dört ya da beş gününe yayıyor, rahat rahat çalışıyordum fakat artık öyle bir şansım yoktu.

 Pazartesi, Salı ve Perşembe günleri günde sekizer saat olmak üzere pizzacıdaydım, aynısı Çarşamba, Cuma ve Cumartesi günleri tavuk restoranı için geçerliydi. Salı, Perşembe ve Cumartesi geceleri de on birden sabah yediye kadar marketteydim. Ayakta uyuduğum, yorgunluktan başımın döndüğü oluyordu bazen. Pazarları evde olmama rağmen seni görmeye gelemediğim oluyordu çünkü akşam beşe, altıya kadar uyuyordum eve gelir gelmez, ki genelde sabah sekiz gibi geliyordum eve.  Zaten gelmemi de istemiyordun, olabildiğince sen beni görmeye geliyordun. Jimin de sen de kendimi çok yorduğumu söyleyerek bana kızıyordunuz ama sıkıntı değildi. Hallediyordum bir şekilde.

Bu düzene gireli iki ayı geçti, o iki ay boyunca aldığım paranın yarısından fazlasını her ay senin hesabına yolladım. Her seferinde de ağlayıp bana dakikalarca teşekkür ettin, ben de yine her seferinde sorun olmadığını ve buna değdiğini söyleyerek sana sarıldım. Gerçekten de değiyordu çünkü, benim için seni mutlu görmek her şeye değerdi. Seni gördüğüm anda günümün tüm yorgunluğu bir anda uçup gidiyordu çoğu zaman.

Akademinin depozitosunu ve kirasını verdin, evrak işlemleri halloldu, bir tabela yaptırdın. İçerisi bomboştu ve hâlâ yapılacak çok işi vardı ama elimizden geleni yapıyorduk. O iki ayın ardından, bir Pazar günü senin telefonuna uyandım.

Cockeye's Song | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin