04.02.2022

2.7K 391 331
                                    

Kim Taehyung

Kim Dans Akademisi

Dokseorang-ro, 45-gil

Seul, ST 1832

04.02.2022

Jeon Jungkook

Jungkook,

Son mektubumun üzerinden neredeyse bir hafta geçmiş, nasıl geçti anlamadım bile. Bildiğim tek şey, her gün aklımın köşesinde kalan mektupları yazmam gerektiği düşüncesinin olduğu. Sürekli, ister istemez bunu düşündüm. Bunu yeni fark ettim, sürekli sana yazmak hakkında düşündüğümü yani. Ne zaman bu kadar alıştım bilmiyorum, ama gün içerisinde bile neredeyse her an aklımın köşesinde.

Devam etmeden önce söylemek istediğim birkaç şey var, yazmazsam içim rahat etmez. Niyeyse bu mektuplar seninle aramdaki tek iletişim yolu gibi hissediyorum, ikimizin arasında bir köprü. Söylemek istediklerimi sadece içimden geçirerek, mezarının başında sesli olarak dile getirerek içimden atamıyorum. Bir yerde olmaları lazım. Kaybolmayacak, uçup gitmeyecek, unutulmayacak bir yerde. Anca o zaman gerçekten seninle konuşuyormuşum gibi hissediyorum.

Geçen gün Heejin'le tekrar görüştük.

Biraz ilginç gelişti aslında, tekrar Junghoon'u bırakmaya geldiğinde ona boş vakti olup olmadığını sordum. Tatlının karşılığı olarak 'yanlış anlamazsa eğer' bir yemeğe çıkabileceğimizi söyledim, çünkü her ne kadar normal bir durum olsa da ikimiz de otuzlarımızı yarılamış durumdayız ve daha da önemlisi Heejin bekar bir anne, sorun olacağını düşündüğü hiçbir şey yapmak istemem o yüzden.

Yüzünde büyük bir gülümsemeyle teklifimi kabul etti, ertesi akşam yemeğe çıktık. Nasıl anlatılır bilmiyorum ama öyle randevu tarzı bir şey değildi, ikimizde de o hava yoktu, zaten bir şeyler yaşanacaksa bile hepsinin doğal, acelesiz ve romantik olmayan bir şekilde olmasını istiyorum. Aradığım, daha doğrusu istediğim şeyin aşk olmadığının farkındayım artık. Sevgi, güven gibi kavramlar çok daha önemli.

Yemekte konu konuyu açtı, senden bahsettim.

Başta neden bilmiyorum ama erkek olduğunu söylemek konusunda çekindim, senden ya da yaşadıklarımızdan utanmak anlamında değil bu. Ne kadar fazla insanın ilişkimizi iğrenç, yanlış ve rahatsız edici bulduğunu biliyorsun sen de. Çekincem de bu yöndeydi, yargılanmaktan korkuyordum. 

Fakat hiç beklediğim gibi olmadı, bırak tavrında, yüz ifadesinde bile herhangi bir değişiklik olmadı Heejin'in. "Sen söylemeden anlamıştım zaten erkek olduğunu," dedi, oldukça normal bir şekilde. "Ne fark eder ki hem?"

Sonra bana ne olduğunu sordu, ben de tüm hikayemizi anlattım. Olabildiğince kısaltmaya çalışsam da yer yer gözlerinin dolduğunu gördüm, anlatmayı bitirdiğimde işaret parmağının büktüğü kısmıyla gözyaşlarını toparladı. "Hayatımda duyduğum en üzücü ölümlerden biri, hatta en üzücüsü," dedi. "Çok üzüldüm, Taehyung. Gerçekten. Tahmin ettiğimden çok daha fazla etkiledi beni."

Bunun üzerine ben de ona onun hikayesini sordum, bu kez dinleme sırası bana geçti. O şekilde saatlerce konuştuk. Hesabı ısrar etsem bile ortaklaşa ödedik, "Bana yemek borcun hâlâ duruyor, bir kez daha görüşme şansı elde ediyorum," dedi gülerken. Sonrasında onu eve bıraktım, yeniden görüşmek üzere sözleştik ve eve döndüm. Bu kadardı, yine de sana anlatmak istedim. Hâlâ hayatımda olan her şeyden haberdar olman gerekiyormuş gibi hissederken, birkaç mektup sonra yazmayı bitirdiğimde buna nasıl alışacağım, hiç bilmiyorum.

Her neyse, şimdi kaldığım yerden devam ediyorum anlatmaya.

O gece Eunbi'yle kaldım.

Konuşurken son otobüsü kaçırmıştım çünkü, taksiyle dönecek kadar para da yoktu yanımda. Eunbi de kalmamı teklif etti, başta reddedecektim ama sonra üzerine düşündüm. Eunbi'yle evlenecektim, Jungkook. Onunla aynı ortamda bulunmaktan kaçmamın ne anlamı vardı?

Cockeye's Song | TaekookWhere stories live. Discover now