07.11.2020

4.3K 620 332
                                    

Jeon Jungkook

Seul Merkez Hapishanesi

Uiwang, Gyeonggi Province

Güney Kore

07.11.2020

Kim Taehyung

Kim Dans Akademisi

Dokseodang-ro, 45-gil

Seul, ST 1832

Taehyung,

Dünkü mektubumdan sonra bir süre yazamam sanıyordum ama bugün yine kendimi masa başında buldum, anlatacağım şeyin zorluğuna göre değişiyor sanırım kendimi toparlayabilmem. Ya da hatırlamak isteyip istemememe göre...

Bugün anlatacaklarım, hatırlamak istediğim, daha doğrusu istesem de unutamadığım kısımda. Sen de anlayacaksın zaten okumaya başlayınca.

Lafı uzatmayacağım o yüzden. Doğrudan gireceğim konuya.

Ertesi sabah gözlerimi açtığımda kafam allak bullaktı. Başım delicesine ağrıyordu, üzerimden kamyon geçmiş gibiydi adeta. Her yanım tutulmuştu. Ayrıca kendimi bok gibi hissediyordum.

Doğrulup gözlerimi ovdum, güneş ışığı dilim dilim içeri düşüyor, etrafı aydınlatıyordu.

Hâlâ Sejun'un dövme salonundaydım.

Akşamı hatırlayamıyordum. Dövmemi yaptığını, hap aldığımızı, onu öptüğümü hatırlıyordum ama gerisi yoktu. Uyuya mı kalmıştım? Ya da yanlış bir şey yapmış olabilir miydim? Giyinik olmama başka bir açıklama getiremiyordum çünkü.

Koltuktan inip iyice gerindim. Tezgahtaki musluğu açıp yüzüme su çarptıktan sonra duyduğum anahtar sesiyle birlikte girişe döndüm.

Sejun, elindeki poşetlerle içeri girdi. Beni gördüğünde kaşları havalandı, yüzüne bir gülümseme yerleşti. "Uyanmışsın, daha çok uyursun sanıyordum."

"Uyandım," dedim, sesim çatallıydı. Boğazımı temizledim. "Uyandım uyanmasına da... Neden buradayım?"

Neden giyiniğim, diye soracaktım aslında ama o an bunu sormak tuhaf gelmişti.

"Haplardan ikisini de sana vermişim fark etmeden," diyerek güldü. "Bayağı uçtu kafan. Devam edemedik o yüzden."

"Neden?" Dedim, kafam güzel olsa bile bu durmam için bir sebep değildi. Bir şey olmuş olmalıydı.

Aldığı sandviçlerden birini bana uzatırken derin bir nefes aldı. "Ağlamaya başladığın için."

Beynimden vurulmuşa döndüm. Hasiktir, dedim. Siktir, siktir, siktir..

Zihnim bunu söylemesini bekliyormuş gibi bir anda önceki geceye kaydı, gözlerimi kapadım, gözkapaklarım beyaz perde işlevini gördü. Ağlayışım, ve Sejun'u sen sanmış olmam tüm bedenimi ürpertti. Tüylerim diken diken oldu.

Bana uzattığı sandviçe bakakaldım öyle. Sen bir zehirdin, Taehyung. Öyle güçlü bir zehirdin ki hem de, beni birden değil yavaş yavaş öldürüyordun. Ayık olduğumda aklımda değilmişsin gibi aklım gidikken bile sendeydi aslında. Her şey, herkes sendin. Seni arıyordum, sürekli. Deliler gibi. Çünkü panzehirin de sen olduğunun farkındaydım.

Bağımlılıktın.

Abartı veya mecaz bir anlamda söylemiyorum bunu. Senin benim için uyuşturucu ya da alkol bağımlılığından hiçbir farkın yoktu. Senden, sen düşüncesinden kaçmak için uğraştıkça kendimi yine sende buluyordum. Üstelik sen burada bile değildin. Yoktun.

Cockeye's Song | TaekookWhere stories live. Discover now