27.11.2020

3.9K 581 207
                                    

Jeon Jungkook

Seul Merkez Hapishanesi

Uiwang, Gyeonggi Province

Güney Kore

27.11.2020

Kim Taehyung

Kim Dans Akademisi

Dokseodang-ro, 45-gil

Seul, ST 1832

Taehyung,

Yine masa başındayım, geçen seferki mektubun fazla uzadığını ve elimin ağrımaya başladığını fark edince bitirme kararı aldım, Namjoon hyung'la biraz oturduktan sonra uyudum. 

Geçen bunca günün de dünden pek bir farkı yoktu.  Kendimi biraz huzursuz hissettim birkaç gün, yazmaya devam edemedim. Anlattıklarımdan kaynaklıydı muhtemelen. Yatağımdan pek çıkmadım.

Şimdi ise yine buradayım, kaçmanın bir anlamı yok çünkü. Bir an önce devam etmek istiyorum, aklıma takılmasından daha iyi bu. Defteri kucağıma aldım, hâlâ yatağımdayım, güneş battı, sıradan bir akşam. Koğuşta pek gürültü yok ama tamamen sessiz de değil.

Bense kaldığım yerden devam ediyorum.

Apartmanın önüne geldiğimizde annem etrafı şaşkınlıkla inceliyordu, gördükleri onu mutlu etmiş gibiydi.

"Hak ettiğin gibi bir yerde olmana o kadar seviniyorum ki." diye mırıldandı, hafifçe gülümsedim. Buna verebilecek bir cevabım yoktu çünkü.

Apartmandan içeri girip asansöre bindik, annem gergin görünüyordu. Jimin'in onu bu halde görmesini istemediğini biliyordum.

"Sorun yok, anne." Dedim bu yüzden. "Jimin'i biliyorsun, yabancı değil."

Başıyla onayladı. O sırada asansörün kapısı açıldı, evin önüne geldiğimizde anahtarı kullanmak yerine kapıyı çaldım. Jimin'i oraya buraya içki şişeleri saklarken basmak istemiyordum.

"Geliyorum!" Diye seslendi, birkaç saniye sonra da kapı açıldı zaten.

Bir anlığına annemin yüzüne takıldı bakışları, hemen ardından bana döndü. Çaktırmamıştı, onu tanımayan biri öyle düşünebilirdi en azından. Ama ben onu tanıyordum, hem de kendimi bile tanıdığımdan daha fazla.

Bu yüzden yüzündeki gülümsemenin aksine gözlerine oturan endişe, şaşkınlık ve üzüntüyü göz göze geldiğimiz an yakaladım. Başımı çok ufak bir hareketle iki yana salladım.

"Hoşgeldiniz," dedi yeniden anneme dönerek. Geçmemiz için geri çekildi. "Girsenize içeri."

Önce ben girdim, ardından annem. Valizi portmantonun kenarına bırakıp ayakkabılarımı çıkardım.

Annemle Jimin birkaç saniye bakıştılar. Sonra Jimin birden onu kendine çekip sarıldı, olabildiğince dikkatli davranmıştı.

Annem sarılmasına karşılık verdi. Jimin'le birbirlerini çok severlerdi, Jimin anneme teyze demezdi hiç, anne derdi hep.

"Geçmiş olsun, anne." Dedi sessizce, sırtını sıvazlarken. 

"Teşekkürler oğlum." Dedi annem de karşılık olarak. Birbirlerinden ayrıldılar.

Kaçıncı kez olduğunu bilmediğim bir şekilde yeniden anneme baktım, o kadar yorgun görünüyordu ki gözüme... Günlerdir uyku uyumamış gibi.

"Biraz uyumak ister misin?" Diye sordum olabildiğince yumuşak bir ses tonuyla. Başıyla onayladı.

Onu kendi odama götürdüm, ilk kez geliyordu buraya.

Cockeye's Song | TaekookWhere stories live. Discover now