31.01.2021

3.7K 537 245
                                    

Jeon Jungkook

Seul Merkez Hapishanesi

Uiwang, Gyeonggi Province

Güney Kore

31.01.2021

Kim Taehyung

Kim Dans Akademisi

Dokseodang-ro, 45-gil

Seul, ST 1832

Taehyung,

Son mektubumun üzerinden dolu dolu iki hafta geçti, araya bu kadar zaman girdiği için gerçekten üzgünüm ama benim için de kolay değildi bu on dört gün. Yalnızca beş buçuk yıldır hapiste olan birine göre biraz erken olsa da, ilginç şeyler yaşıyorum. Her neyse, bahsetmeyeceğim bundan şimdi.

Dile kolay, sana yazmaya başlayalı altı ay yirmi gün olmuş. Bu kadar uzun zaman olduğunu bilmiyordum, bugün fark ettim. Yirmi altı koca mektup yollamışım sana, hiç cevap alamadığım, kendi kendime konuştuğum yüzlerce sayfa...

Bunu bana cevap yaz diye söylemiyorum elbette, bana acıman isteyeceğim son şey olur. Sadece okuyor olman bile benim için yeter de artar zaten, umarım okuyorsundur, Taehyung. Umarım hepsini okuyorsundur...

Chaeyoung'un mesajından sonra nasıl olduğunu bile anlamadığım bir hızla hastanede buldum kendimi. Hayatım boyunca tattığım en tuhaf hislerden biriydi bu. Yaşanılan her şeyi üçüncü bir gözden izliyor gibiydim, bedenimin kontrolü bende değildi. Göğsümde bir ağırlık vardı, nefes alıp vermemi engelliyor gibi hissediyordum. Gözlerim yanıyordu ama ağlayıp ağlamadığımdan emin değildim. Sejun'un adını bir hemşireye verdiğimi, dudaklarımdan dökülen kaza ve trafik kelimelerini hatırlıyorum. Kadın beni sakinleştirmeye çalıştı. O zaman, o anda tam algılayamamıştım o derece korkunç bir göğüs sıkışması yaşamamın nedenini ama şimdi dönüp bakınca Sejun'a karşı çektiğim vicdan azabını görüyorum sadece. Seninleydim, senden başkasını düşünmüyordum o buraya getirildiğinde.

Sonunda hemşire beni ameliyathanenin olduğu kata indirdi, giriş katın da altındaydı ve zaten daralan nefesime hiç iyi gelmiyordu. 

Ameliyathanenin önünde Sejun'un anne ve babasını görmeyi beklemiştim ama henüz orada değillerdi, onun yerine Chaeyoung o dünyanın en sinir bozucu yeşiline sahip oturaklardan birine çökmüş, dirseklerini dizlerine, yüzünü de avuçlarına gömmüştü. Kendimi zar zor attım yanına, ben omzuna dokununca başını kaldırdı. Gözleri kıpkırmızıydı.

Ayağa kalkıp sıkıca sarıldı bana, o zamana denk Chaeyoung'la yaşadığımız en sıkı sarılmaydı bu çünkü ilk kez aynı şekilde karşılık verdim. Kollarımı ona sarar sarmaz yeniden ağlamaya başladı, fakat onun aksine ben kendimi tuttum. Sessizce bekledim sakinleşmesini.

İki üç dakika kadar sonra geri çekildi, omzumun ıslandığını o çekilince hissettim. Elleriyle yüzünü sildikten sonra boğazını temizledi, hafifçe ona doğru eğildim. "İyi misin?"

Başını iki yana salladı, zaten lafın gelişi bir soruydu. Cevap vermesini beklemiyordum.

Yeniden oturduğunda ben de yanına geçtim, bok gibi bir histi bu içimdeki. Sormaya da korkuyordum fakat mecburdum, öğrenmem lazımdı.

"Chaeyoung, ne oldu?" diyebildim. "Nasıl olmuş?"

"Emin değilim," burnunu çekti, kucağında birleştirdiği ellerini izliyordu. "Alkollü bir sürücü çarpmış sanırım, araba bayağı takla atmış, hızlıymış ikisi de." Gözlerim anında doldu.  "Kavisi de alamayınca..."

"Durumu?" Tek bir kelimeyle sordum, çünkü en ufak hücreme kadar titriyordum. Konuşma yürütebilecek gibi değildim.

"Ameliyata almışlar direkt. Ben de bilmiyorum, aradıklarından beri buradayım. Annemler de... şehir dışına çıktılar dün, üç günlüğüne. Haber veremedim. Bir tek sen geldin aklıma."

Cockeye's Song | TaekookWhere stories live. Discover now