Özel Bölüm (II)

5.3K 417 1.2K
                                    

"Jungkook?"

Duyduğu fısıltı sayılabilecek sesle birlikte tek gözünü araladı genç adam, uyuyor sayılmazdı gerçi. Bir anlığına içi geçmiş gibiydi daha çok, alkolden olduğunu düşünüyordu onun da. Başı hala dönüyor, dünya ayaklarının altından çekiliyormuş gibi hissediyordu. O kadar içmemişti aslında.

"Uyanık mısın?"

Sevgilisinin ses tonundaki rahatsızlığı yakalayınca iki gözü de açıldı. Yataktaydı, sırtüstü bir şekilde uzanıyordu fakat tersti. Ayakları yatak başlığına dayalıydı, Taehyung da yerde oturuyordu. Sırtını yatağa dayamıştı. Dolayısıyla yüzü onunkine yakın bir konumdaydı.

Dirseklerinin üzerinde hafifçe yükselirken, "Artık evet." diye cevapladı. Başını sağa, Taehyung'a doğru çevirdi. Oda kapkaranlık olduğu için bir işe yaramadı.

"Başım çok dönüyor."

Kendini aşırı sarhoş hissetmiyordu Jungkook, -bunun sebebinin Taehyung'un sesindeki rahatsızlık olduğundan yüzde yüz emindi aslında, hep böyleydi çünkü o. Sevgilisinin ses tonundaki en ufak bir değişim bile tüm sarhoşluğunu alır götürürdü, vücudu istediği kadar alkolle dolu olsun, zihni hemen açılırdı- fakat yine de midesi resmen çalkalanıyor, alkolün acı tadı boğazına yükselip duruyordu.

"Hâlâ sarhoşsun," derken elindeki kadehi dudaklarına yanaştırdı Taehyung, bir yudum daha aldı. "Kusacak gibiysen söyle, ben de sarhoşum, çarşaflarla halıyla uğraşamam bu saatte."

Sesi nedense pek de sarhoş gibi gelmiyordu Taehyung'un. Jungkook sevgilisini gerçekten sarhoş olduğunda nasıl kelimeleri yuvarladığını, hıçkırdığını, daha yüksek bir ses tonuyla konuştuğunu ve sözlerine hiç hakim olamadan gülüp durduğunu bilecek kadar iyi tanıyordu.

Kaşları istemsizce çatılırken başı daha çok döndü, fakat bu seferkinin alkolle bir ilgisi olup olmadığından emin değildi.

Aslında oldukça iyi bir akşam geçirmişlerdi. Taehyung'un son öğrencisi dersi iptal edince akşamları onlara kalmıştı, güzel bir yemek yiyip arkasından içmeye karar vermişlerdi. Keyifli dakikalar geçirmiş, tatlı bir birliktelik yaşamışlardı. Birden ne olduğuna anlam veremedi bu yüzden Jungkook.

"Kusmam," derken yüzüstü döndü. Çenesini avuçlarına, dirseklerini yatağa yasladı. "Bir şey mi oldu?"

Odada loş bir ışık vardı sadece, yatağın Taehyung'a ait tarafındaki komodinin üzerindeki gece lambasından geliyordu o da. Işık Taehyung'un yüzüne yandan çarpıyor, duvarda kusursuz sayılabilecek hatlarının gölgesini bırakıyordu. Kirpiklerinin gölgesini bile nasıl bu kadar sever insan, diye düşündü Jungkook ister istemez.

"Düşünüyordum sadece." diye yanıtladı Taehyung, sesi fısıltıdan farksızdı. Bakışlarını elindeki kadehe dikmişti.

Jungkook karnından yükselmeye başlayan o rahatsız edici dalgayı anında tanıdı. Ne zaman ciddileşseler, ve bu Jungkook'un hoşuna gitmeyecek olsa belli ederdi kendini o his.

"Neyi?" diye sorarken sesine yansıyan gerginliğe engel olamadı bu yüzden.

Taehyung hafifçe omuz silkti. "Öyle, her şeyi."

Akademiyi açalı yaklaşık üç ay oluyordu, hayatları düzene oturmuş olsa bile üzerlerinde hala yeni bir başlangıç yapmanın heyecanı vardı çoğu zaman. Günler hızlıca geçip giderken bazı şeyleri durup düşünmeye zamanları kalmıyordu, hayattan istedikleri her şey bu değil miydi zaten? Jungkook böyle düşünüyordu en azından.

Taehyung'tan emin değildi.

"Pek açıklayıcı olmadı," diye mırıldanırken tamamen doğruldu Jungkook, başı daha da döndü. O kadar çok içmişti ki kaç saat geçmiştiyse de bir türlü ayılamamıştı.

Cockeye's Song | TaekookWhere stories live. Discover now