Özel Bölüm

4.6K 525 541
                                    

Herkese merhabaaa, bugün yeni bir bölümle değil Cockeye's Song'un birinci yılına özel bir bölümle geldim, bu sebepten ötürü de yazar notu başta ne yazık ki ama idare ediverin bir bölümcük. Öncelikle şunu söyleyeyim, bu bölüm bir mektup şeklinde değil, o yüzden Jungkook'un ağzından değil. Yakın çevremden kim okuyorsa benden ağlatmayan ya da en azından üzmeyen bir bölüm yazmamı istedi, ben de bir değişiklik yapayım dedim hiç tarzım olmasa da. Bu bölümde okuyacağınız şey ise Jungkook mektupları yazarken ana hikayeye ve mühim olaylara odaklandığından dolayı, birkaç aylık bir zaman atlayacağı için kağıda dökmediği bir anı olacak. Merak etmeyin, bu sefer sözüm söz, gerçekten ağlatacak ya da üzecek bir şey yok bölümde. 

Şu anda orjinal hikayenin zaman dilimi 2010 güzüne tekabül ediyor, 2008'de başlamıştı her şey zaten. Bu bölüm ise 2012 Aralık ayında geçiyor. Şu an gördüklerinizin üzerinden iki seneden biraz daha fazla zaman geçmiş bir durumdalar yani.

Son olarak eklemek istediğim birkaç şey var. Açık konuşmak gerekirse Cockeye's Song'u yazmaya başladığım dönem mental açıdan kötü olduğum bir dönemdi ve kurgu kafamda bir anda belirmişti, üzüntümü bir şeye aktarmak istiyordum, bunun için de gördüğünüz üzere Jungkook'u seçtim maalesef... Ve ben normalde maymun iştahlı biriyimdir, hiç ilerletemem yazdıklarımı, en büyük sorunum budur hep. Ama Cockeye's Song'da böyle olmadı. Evet büyük bir okuyucu kitlem yok ama bölüm yazarken hiç kim okur kim okumaz diye düşünmedim, kendimi ifade etmeyi amaçlıyordum sadece ve sanırım başarılı da oldum. Bunun yanısıra CS şu zamana dek yazdığım en uzun soluklu hikaye, slow burn olabilir diye düşünmüştüm ama hiç kırk bölüm yazabileceğimi düşünmemiştim... yine de here we are ve bu durumdan çok çok çokk mutluyum. Umarım severek okuyorsunuzdur, çünkü ben bunu bir görev olarak görmüyorum, severek yazıyorum hep. Nice senelere göz bebeğim, Cockeye's Song'um, umarım ikinci yaşını kutlamak da nasip olur. Keyifli okumalar, sizi ve yorumlarınızı çok seviyorum!

PS: bu bölümü istisnasız yazdığım her bölümde ağlayarak ses kaydı ve fotoğraf atan Ela'ya ve her fırsatta Cockeye's Song'u ne kadar sevdiğini söyleyen, doğum günü için mutlu bir bölüm yazacağıma söz verdiğim Nazlı'ya adıyorum. Sizi seviyorum bal böceklerim.

Bir PS daha: Muhakkak koyduğum parçayla okuyun!!


31.12.2012

Jungkook susmak bilmeyen alarmı susturmak için elini rastgele bir şekilde komodinin üzerinde gezdirirken bir yandan da küfrediyordu, zaten çok geç yatmıştı, sabahın köründe ne diye ötüyordu bu lanet?

"Siktiğimin alarmı..." derken gözlerini araladı. "Kim kurdu bunu ya?" 

Yerden çok, çok yüksekte, karlı dağın tepesinde bir otelde oldukları için camdan dışarısı görünmüyordu bile. Gri bir sis her yeri kaplamıştı, bir bulutun üzerindeymiş hissi veren uçsuz bucaksız bir sisti bu.

"Ben kurmuştum." Taehyung uykusunda mırıldanırken Jungkook doğruldu, alarmın üzerindeki düğmeye vurup kendini yatağa geri bıraktı. 

"Neden ki? Saat daha..." Birkaç saniye önce sövüp durduğu saate baktı. "Dokuz."

"İşler..." Taehyung'un uykusu hep çok ağırdı. "Yapılacak işlerimiz..." Cümlesini bitiremeden yeniden uykuya daldı.

Jungkook kendi kendine gülümserken yatakta ona doğru döndü, elini yastığın üzerine koyup yanağını da eline yerleştirdi. Taehyung'un ağzı 'o' şeklini almış, bal rengi saçları yastığa dağılmıştı. Dışarıya oranla oda çok sıcak olmasına rağmen beyaz yorganı iyice kendine çekip içinde bir top haline gelmiş, Jungkook'a kendini örtecek kadar bir parça bile bırakmamıştı.

Cockeye's Song | TaekookWhere stories live. Discover now