18.10.2021

3.2K 442 155
                                    

Jeon Jungkook

Seul Merkez Hapishanesi

Uiwang, Gyeonggi Province

Güney Kore

18.10.2021

Kim Taehyung

Kim Dans Akademisi

Dokseodang-ro, 45-gil

Seul, ST 1832

Taehyung,

Nasılsın? 

Sana bu soruyu sorarak yazmaya başladığım mektupların sayısı bir elin parmağını geçmez, daha önce de söylemiştim zaten neden bu sorudan kaçtığımı ama bugün kendimi biraz duygusal hissediyorum. Bu yüzden direkt olarak sana nasıl olduğunu sormak istedim, merak ettim daha doğrusu.

Bugün Jimin geldi, ona kendisinden bir isteğim olduğunu söyledim. Yeni bir defter mi istiyorsun yine, diyip güldü. Ağzımı açtığım anda ondan defter isteyeceğimi düşünmesi bile sana ne kadar uzun zamandır, ne kadar fazla yazdığımın en büyük kanıtı. Şu noktada ben, kaçıncı mektupta olduğumu bile bilmiyorum. Kaç yüz bin kelime, kaç yüz sayfa yazdım sana... Bilmiyorum. Bildiğim tek şey hepsinin cevapsız olduğu.

Eğer okuyorsan, cevap vermediğimi göre göre niye yazmaya devam ediyorsun o zaman diye düşünüyor olabilirsin. Bunun da cevabını biliyorsun, sadece okuman bile yeterli benim için. En azından oradasın, diyebilirim böylece kendime. Okumuyorsan, hatta bu mektuplar sana hiç ulaşmıyorsa da... Yapabileceğim bir şey yok. Yazmayı bırakmak için çok geç artık.

Bugün, muhtemelen şimdiye dek yazarken en çok keyif alacağım mektuplardan birini yazacağım. Çünkü en sevdiğim zamanlarımızı anlatma sırası geldi.

O günün üzerinden aylar geçti.

Yaklaşık olarak altı buçuk ay kadardı geçen süre, ben üçüncü sınıfın ikinci dönemine geçmiş, hatta dönemi neredeyse yarılamıştım ama notlarım yerlerde sayılırdı. Çünkü tüm zamanımı seninle geçirmekle meşguldüm.

İlişkimiz kelimenin tam anlamıyla oturmuş vaziyette, olabileceği en sağlıklı haldeydi. Neredeyse her gün görüşüyorduk, hafta sonlarıysa beraber kalıyorduk. Bunun en büyük sebebi en yakın arkadaşlarımızın da birlikte olmasıydı, elbette. Çoğu Cuma gecesi Yoongi ansızın kapıda beliriyor, yüzüme birkaç saniye dümdüz bir ifadeyle bakıp "Defol." diyordu. Jimin kızıyordu tabii biraz daha kibar olması konusunda ama canıma minnet olduğundan hiç ikiletmeden çabucak eşyalarımı alıp evden çıkıyor, size geliyordum. Yoongi'nin gelmediği haftasonlarında da ya ben sizin kapınıza dayanıp onu kovuyordum, ya da Jimin sizin eve geçeceği için sen bize geliyordun ama günün sonunda, her hafta sonumuzu birlikte, ikimizden birinin evinde geçiriyorduk. Birbirimizin evinde kıyafetlerimiz, bazı eşyalarımız bile vardı.

Defalarca kez birlikte yemek yapmış, uyumuş, film izlemiş, alışverişe çıkmış, gezmiş, ufak şeyler hakkında olsa bile tartışmış, duş almış, sarhoş olmuş ve sevişmiştik. Seni en ufak ayrıntına kadar ezberlemiştim hatta, sürekli senden önce uyanıp dakikalarca yüzünü izlediğim için yani.

O gün de, yani klasik bir Cuma akşamı yine sizin eve gelecektim, öyle planlamıştık yani. İşten geç çıktığım için doğrudan size geçmiştim ve maalesef, kendimi epey hasta hissediyordum.

İş çıkışı geldiğim için motorum da yoktu, otobüse binmiş, duraktan size kadar da yürümüştüm. Bahçe kapısını açıp içeri girdikten sonra biraz soluklandım.

Üşüttüğümü düşünüyordum çünkü o sıralar çok fazla akşam vardiyası alıyordum, çoğunda da üzerimde bir tişörtten başka bir şey olmuyordu. Dağıtım yaparken de çok rüzgar yiyordum haliyle.

Cockeye's Song | TaekookWo Geschichten leben. Entdecke jetzt