75.Bölüm (Gitmenin Öncesi Kalmak)

368 63 142
                                    

NATSU

"Ahh, Tanrım." Odamda bir sağa bir sola dönüp duruyordum ve ne yapmam gerektiğine dair hiçbir fikrim yoktu, bu durum o kadar beynimi akıtmıştı ki beyni olmayanın fikrinin olması beklenemezdi haliyle.

Lucy'den ayrılmak uzun zamandan sonra bana hayatı zindan eden en büyük şeydi. Birazdan Byakuran denilen ucube onu benden almaya gelecekti, hatta gelmiş bile olabilirdi ama bende asla onu görüp uslu uslu duracak irade yoktu, yine de bu şekilde beklemek daha da korkunçtu.

Ne yapmam gerektiğini bilmeyen bir halde bekliyordum ki kapımı tıklatan Khun'un "Girebilir miyim?" sorusunu duydum. Beni sakinleştirip rahatlatabilecek biriydi o, bu yüzden ona içeri girmesini söyledim. Ama umduğumun aksi bir giriş yapmıştı Khun. "Byakuran seninle konuşmak istediğini söyledi."

Şaşkınlıkla "O şeytan geldi mi?!" diye atılmıştım ortaya. "Yani... O geldi mi, diye sormak istemiştim." Öksürdüm. "Byakuran'dan bahsediyorum."

Kaşlarını çatarak "Evet." dedi mavi beyin. "Geldi ve seninle konuşmak istiyor." Kollarımı göğsümde bağlayarak "Kan çıkmayacağından emin misin?" diye sordum. "Hani eski eş vs yeni eş? Ne dersin?" Bana dik dik bakmaya devam ediyordu. "Çaktın mı köfteyi?"

"Çok komiksin, Natsu." İfadesizce bakan Khun iç çektikten sonra "Olay çıkarmayın." dedi. "Lucy büyük salonda bekliyor, Byakuran sadece seninle küçük bir konuşma yapmak istediğini söyledi." Gözlerini kaçırmıştı. "Gitmeden önce."

"Ah, bu harika gerçekten, onları yolcu mu edeceğim?" Ellerimi açıp "İstersen bir de arkalarından su dökeyim ya da düğün hediyesi falan vereyim!" dedim tüm huysuzluğumla.

Khun yorgun bir ifadeyle "İstersen yüzüklerini de sen tak, Natsu." demişti. "Umrumda bile değil ama son dakika olay çıkarma yeter."

Fazla uykusuz göründüğünü fark edince sinirimi ondan çıkarmayı bıraktım ve "Üzgünüm." dedim gergince elimi enseme atarken. "Sorun çıkarmayacağım, söz veriyorum."

Khun kafasını salladıktan sonra kapıyı açıp Byakuran'ı içeri almıştı, beyimizin neşesi her zaman olduğu gibi yerindeydi ve yüzünde güller açıyordu. Tabii açardı, Lucy ile evleniyordu, yani sayılır...

"Kral-chaan." Kocaman bir gülümsemeyle kollarını açarak girmişti içeri sanki sarılmaya hazır gibi, sonrasında hemen ellerini birbirine sürtüp toparlanmıştı. "Seni gördüğüme çok sevindim, görüşmeyeli nasılsın?"

Ben cevap vermeyince omuz silkti. "Üzerinden çok fazla zaman geçtiğini sanmıyorum ama beni özlemişsindir diye düşünüyorum."

"Ah, evet. Suratına bir yumruk çakmanın özlemiyle yanıp tutuşuyordum." Küçük bir kahkaha atmıştı buna. "Ne kadar da ortak noktamız var, Kral-chan."

Hala odada olduğunu unuttuğumuz Khun ikimize de bir süre sakince baktıktan sonra bıkkınlıkla iç çekmişti. "Lütfen beni sizi yumruklayarak ayırmak zorunda bırakmayın."

"Anlaşılmıştır!"

LUCY

"Sana burda beklemeni söylediler!" Byakuran ve Natsu'nun ne konuştuğunu öğrenmek için gitmekte ısrar eden Urek'i durdurmak hiç kolay değildi. Beline yapışmış gitmemesi için yalvarmaya başlamıştım en sonunda ama o hala bir çocuk gibi diretmeye devam ediyordu.

"Hadi ama bebeğim, azıcık göz atıp geleceğim." Kulağıma doğru bir sır verecekmiş gibi yaklaştı. "Sen de o kapının ardında nelerin döndüğünü merak etmiyor musun?"

"Şey, beni ölüme terk edip birbirleriyle sevişmeye başlamayacaklarına göre çok da ekstrem bir şey konuşacaklarını sanmıyorum."

Urek debelenmeyi bırakıp suratıma baktıktan sonra "Hayal gücünü kontrol altında tut." demişti huysuz bir ifadeyle. "Seni kurtarmadan sevişmeye başlayacak değiller, önce hayat kurtama görevi."

Suck My SoulDär berättelser lever. Upptäck nu